KARŞI GAZETE | RÖPORTAJ

-Kendinizi tanıtmayı şimdiye kadar tercih etmediniz...  Kimliğinizi açıklar mısınız? Açıklamamayı tercih ediyorsanız neden kimliğinizi gizli tuttuğunuzu anlatabilir misiniz?

33 yaşındayım. İsmim Serdal. Bilinçli olarak ta en baştan beri kimliğimi hep gizli tuttum. Şimdiden sonra da açıklamayı düşünmüyorum açıkçası. Aslına bakarsanız, hiç bir önemi de yok. #siirsokakta hareketi ile birlikte sokaklara şiir yazan insanların benim kimliğimle ilgilendiğini düşünmüyorum. Bu haraketi ya da akımı, ismine ne derseniz deyin, başlatırken böyle olmasını arzu ettim ve ilk yayınladığımız çağrı metnine her anlamda geçen dört sene de hep sadık kaldım.

"SOKAK KENDİ ŞİİRİNİ YAZIYOR ARTIK... KİMSEYE İHTİYACI YOK..."

Hareketin bir isme bağlı olmadan, sokaktan gelen tepkilerle yolunu çizmesi ve şiirin bu anlamda merkezde durması çok önemliydi. Sokak kimseye ihtiyaç duymadan kendi şiirini yazacaktı. İnsana ve sokağa inanmak gerekiyordu, öyle de yaptım. Şiirin kendisi gibi itaatsiz ve çıplak olmalıydı bu hareket. Yayın evleri, piyasa ekonomisi, editörler, şiir jurileri ve yıllıkları, ödüller, ödüllendirilenler, hepsine karşıdır #siirsokakta. Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim; işin özü de budur aslında. #siirsokakta, şiirin özgürlüğü için var.

- Şiire olan ilginiz neden kaynaklanıyor?

Şiire ve edebiyata ilgim hep vardı. 2011 yılında açtığım ve bu anlamda ilk olan İkinci Yeni Facebook sayfası ile birlikte daha da yoğunlaştı ilgim diyebilirim. Bir dergi çıkarmanın titizliği ile yaptığım bir iştir. Zaten #siirsokakta oradan doğdu. Oradan başlattık ve Twitter'dan sürdürdüm daha sonra paylaşımları. Çok iyi bir okuyucum var orada. Nitelikli bir takipçi topluluğu. Onlar sayesinde oldu, ilk onlar sahiplendi. Ve tüm yurda yayıldı, hatta sınırlar ötesine.

-Şiir sokakta hareketini oluşturma fikri nasıl doğdu?

"#SİİRSOKAKTA SADECE KALEM KULLANIR, SPREY YA DA DUVAR BOYASI KULLANMAZ"

2013'ün 4 Eylül akşamı karar verdim. Yani Gezi'den birkaç ay sonra. Gezi'de zaten sokağa çıkmaya başlamıştı şiir. İlham ve ismini Gezi'den almıştır fakat bambaşka bir şiir olayıdır. Bir kere, #siirsokakta, sokağa çıkarken sadece ama sadece kalem kullanır. Sprey ya da duvar boyası kullanmaz (kullananlar oldu). Herkesin kabul edebileceği yerlere, kirlilik olarak değil, bir güzellik olarak yazılır. Sokağın bir parçası olmaktır amacı, bu yüzden hem yazı karakteri, yazım kuralları, hem de yazılan yer olarak estetik kaygısı mutlaka olmalıdır. İlk çağrı metninde, biraz da deneme ve alıştırma amaçlı bankları ve telefon kulübelerini işaret etmiştik bu yüzden.

"SİYASETTE AYRILSAK BİLE ŞİİRDE BİRLEŞMELİYDİK..."

Siyasette ayrılsak bile, şiirde birleşmeliydik. Şiirin renkleri sokağın renkleri olmalıydı. Her şair, her okuyucu kendine yer bulabilmeliydi sokakta. Nitekim, Nazım ve Cahit Zarifoğlu aynı bankta ya da aynı duvarda birbirine komşu oldu. Az ötede Ahmed Arif karşıladı okuyucuyu, köşeyi dönerken Sait Faik ile şaşırdık. Oradan denize inen bir sokakta Turgut Uyar'ı gördük, denize sırtını dönmüş oturuyordu. Orhan Veli'yi gördük bir kaldırım taşı üzerinde, başına kasketini giymiş, dalgın dalgın etrafı seyrediyordu. Eve dönerken  bir genç kalemle karşılaştık, gittik kitabını aldık mesela. Milyonlara ulaştı #siirsokakta. Amacına da ulaştı.

- Bu hesaba ve konuya ilginin bu kadar büyük olacağını tahmin etmiş miydiniz?

"İNSANLARIN SLOGANI VE BİRLEŞTİRİCİSİ OLACAKTI..."

Belli bir öngörü ile başladı #siirsokakta olayı. Hiçbir şekilde tesadüf değil. Oturup bir çağrı metni yazdım. Olayın nedenini, nasılını anlattım insanlara. #siirsokakta hashtagi'nin öneminden bahsettim ve nasıl kullanacaklarından. İlk kez sayfamızda kullanıldı bu hashtag. Bu hashtag aracılığı ile her türlü sosyal paylaşım platformunda bir araya gelebileceklerdi. Sokağa çıkarken de mutlaka ama mutlaka sokağa taşıdıkları dizelerin altına bu hashtagi yazacaklardı. Böylelikle hem sokakta hem de internette bu hashtag insanların sloganı ve birleştiricisi olacaktı. Şunu da mutlaka söylemeliyim, öncesinde merdivenleri rangarenk boyama eylemleri olmuştu ve hızlıca tüm yurda yayılmıştı. Hem o hem de #siirsokakta olayında Gezi'nin rüzgârı vardı. Fırtına dinmiş ama rüzgarı sürüyordu. Kalıcı izler bıraktı Gezi her anlamda. Edebiyat ve şiir de nasibini aldı fazlasıyla.

-İnternette Şiir Sokakta hareketini başlatan siz misiniz? Yoksa başka bir kullanıcıdan ilham mı aldınız?

Olay bu kadar ses getirince ve ben ismimi gizleyip sokağa emanet edince #siirsokakta'yı, sahiplenmek isteyen çok oldu. O noktada daha aktif bir şekilde hareketin merkezine doğru kaymaya başladım. Bir çok röportaj ve söyleşi yaptım dergi ve gazetelerle. Bir kısmını da kimliğimi merak ettikleri için geri çevirmek durumunda kaldım. Özellikle televizyonlardan  gelenleri. Tamamen özgün bir şiir olayıdır #siirsokakta. Tek ilhamı Gezi'dir.

- Takipçileriniz ve şiirleri paylaşanlar daha çok kadın mı erkek mi?

Daha çok gençler olmak üzere her yaş grubundan insan sahiplendi. Bir çok yazar, şair, oyuncu, müzisyen vb.

- Paylaştığınız şiirleri nasıl, neye göre seçiyorsunuz?

"AZALDI SOKAĞA ÇIKAN ŞİİR..."

Kalemle yazılanlar, yazım ve noktalama hatası olmayanlar, şairinin ismi ve dizeleri doğru yazılanlar ilk tercih. Zaten olay tek bir yere bağlı değil. Onlarca aynı adlı hesap var. Biz doğruyu savunmakta ısrar etsek bile, yanlış daha hızlı ve yıkıcı yayılıyor. Bu da zamanla bir kirliliğe neden oldu tabii. Nitelikli okuyucu böylelikle şiiri sokağa çıkarmaktan vazgeçti. Azaldı sokağa çıkan şiir.

- Sizinle birlikte insanlar duvarlara, yerlere, ağaçlara şiir yazmaya başladı... Bu nedenle  birinden / bir kurumdan eleştiri / tepki aldınız mı?

Eğer olmasını dilediğiniz şekilde sokağa çıkmış ise şiir, kimseden olumsuz bir tepki gelmiyor zaten. Hep güzel şeyler duydum ben.

-Siyasetin ve ülkenin gidişatının  kötü olduğu günler yaşıyoruz, toplum kutuplaşıyor...  İnsanlar ölüyor... Bu duygular sizin ya da takipçilerinizin paylaşımlarını etkiliyor mu?

"KATLİAMLARA, YASAKLARA, FELAKETLERE SES OLMAYA ÇALIŞTIK"

Gerek biz gerek takipçilerimiz her zaman ülke ve dünya gündeminin de dili olmaya çalıştı. 'Keşke yaşanmasaydı' dediğimiz bir çok olayda şiirimizin dili de değişti birden. Hiçbir zaman kayıtsız kalmadık yaşananlara. Bu anlamda şiirin duruşu neyse, bizim de duruşumuz o oldu. Katliamlara, yasaklara, felaketlere ses olmaya çalıştık.

-Sizi çeşitli şekillerde taciz edenler ya da hesabınıza saldıranlar, hakaret içeren mesajlar gönderenler oluyor mu? Reklam teklifleri, hesabı satın alma teklifleri geldi mi? Hesabı satmayı düşündünüz mü?

"REKLAM TEKLİF EDENLERE DE VERENLERE DE YAZIKLAR OLSUN... #SİİRSOKAKTA PARASIZDIR"

Zaman zaman hesaba saldıranlar oldu. Cevaplarını aldılar. Bir çok defa hesabımızı satın almak isteyenler oldu. Hatırlayamadığım kadar çok reklam teklifi geldi ve gelmeye devam ediyor. Reklam teklif edenlere de, #siirsokakta adlı ve konseptli hesaplardan reklam verenlere de yazıklar olsun. #siirsokakta, parasızdır.

-Şairlerden bu şiir hareketine ilişkin olumlu / olumsuz bir tepki aldınız mı hiç?

Edebiyat toplantılarında, dergilerde, söyleşilerde çeşitli şair ve yazarların #siirsokakta'dan övgüyle bahsettiğini duydum ya da okudum. En dikkat çekici destek Haydar Ergülen'den gelmişti. Bir yazısı ve bir söyleşisinde uzun uzun bahsetmişti. O yazılardan birinin başlığı #siirsokakta idi zaten. Orhan Veli bağlamında #siirsokakta'yı yazmıştı. İsmine aşina olduğunuz şöyle bir on  şair sayabilirim rahatlıkla.

-Şiir Sokakta hareketini ne zamana kadar sürdürmeyi düşünüyorsunuz?

"NEREYE KADAR GİDECEĞİ BENİM DEĞİL SOKAĞIN SORUNU ARTIK..."

'#siirsokakta yolunu bulacaktır.' demiştim her zaman. Nereye kadar gideceği benim değil, sokağın sorunu artık. Bu kirlilik ve yoz sosyal paylaşım platformlarında temiz kalması tek dileğim. Artık daha az şiir, sokakları ziyaret ediyor. Popüler olan her şey gibi herhangi bir şey olmaya doğru hızla ilerliyor...

Burcu Oral Evren | karsigazete.com.tr