KARŞI GAZETE | RÖPORTAJ

Suriye'deki savaş ve belirsizlik ortamı, Türkiye'ye hastalık ithal etmeyi sürdürüyor... Kızamıktan sonra yok olmaya yüz tutmuş Leishmania denilen ve "Şark Çıbanı" olarak bilinen hastalık da hızla yayılmaya başladı. Yabancı kaynaklı basın kuruluşları, hastalığın özellikle IŞİD'in kontrolündeki bölgelerde salgın haline geldiği uyarıları yapıyor...

Hastalığın Türkiye'de yayılması nasıl önlenir? Hükümetin, AB'den alacağı 3 milyar avro ile sığınma kampına dönüştürülen Türkiye'yi nasıl bir tehlike bekliyor? CHP'nin doktor milletvekili Aytuğ Atıcı ile konuştuk...

İşte o röportaj:

"SAVAŞ SADECE SİLAH DEĞİL, HASTALIK DA İTHAL EDİYOR"

"Savaş durumunda  sadece silahlar ithal edilmiyor, ihraç edilmiyor; hastalıklar da ithal/ ihraç ediliyor. Suriye'deki bu karışıklık başladıktan sonra en çok bizi tehdit eden Kızamık hastalığıydı. Çocuklarımıza bulaşan, onları öldürebilen,  beyin erimesi gibi bir duruma, SSPE gibi bir hastalığa sebep olan bir sorun da Kızamık...  Bununla etkin müçadele yolu da aşılama idi. Şimdi son zamanlarda Leishmania yani Şark Çobanı diye bilinen hastalığın savaşla birlikte  ülkemize girdiğini duyuyoruz. Buna acil önlem alınmaz ise çok süratle yayılabilen bir parazit hastalığıdır. 

"ŞARK ÇIBANI, ÖLÜMCÜL OLABİLİR"

Şark Çıbanı denilen hastalık bir deri enfeksiyonudur, bir parazit nedeniyle ortaya çıkar ancak sistemik yani tüm vücudu tutan şekilleri de vardır. O yüzden ölümcül olarak değerlendirilmesi gerekir.  Leishmania eğer sistemik olursa karaciğerde ve dalakta büyüme ve dalağın yırtılmasına neden olabilecek kadar ilerleyen ağır bir hastalıktır. Tabii ki tedavisi mümkündür ama eğer teşhis edilmez ise öldürücü olabilir. 

"SINIRDA KARANTİNA UYGULAMASI GEREK"

Bunun da önlenmesi bunu vektör olarak taşıyan Tatarcık sineğinin yok edilmesi ile mümkündür. Burada hem sineklerle mücadele hem de bu  Leishmania taşıyan insanların kontrolu çok önemlidir. Suriye'den, Irak'tan veya başka bir yerden bu hastalığı taşıyan insanları görüp, teşhis edip, karantinaya alıp, tedavi etmemiz gerekir.  

"SALGINA KARŞI ACİL ÖNLEM ALINMALI"

Ama sınırlarımız kevgire döndüğü için bırakın insanı, uçaklar girip çıkıyor... Tanklar girip çıkıyor... Cumhuriyet Gazetesi'nin ortaya çıkardığı gibi TIR'larla silahlar girip çıkıyor... Bu nedenle hastalıkların bu şekilde kontrol edilmesi de neredeyse mümkün olmayacaktır. Çünkü sınırlarımızı maalesef kontrol edemiyoruz. Acil önlem alınmalıdır. Bunu yapmanın da tek yolu, sınır güvenliğini sağlamaktır. 

YOK EDİLMEK ÜZEREYKEN YİNE HORTLADI...

Şark Çıbanı elimine edilebilen bir hastalıktır. Türkiye'de Şanlıurfa yöresinde,  zaman zaman Gaziantep'te, çok az da  Mersin'de 'endemik' dediğimiz, çok çok nadir görülen bir hastalıktı... Artık Türkiye bu illetten tıpkı Kızamıkta olduğu gibi kurtulma noktasına gelmişken, ortaya çıkan bu sınır güvenliği problemleri nedeniyle hastalık yeniden Türkiye'ye ithal edilmiştir. Tıpkı savaşın Türkiye'ye ithal edilmesi gibi bulaşıcı hastalıklar da ithal edilmiştir.  Bunun sonucunda insanlar sadece topla, tüfekle değil hastalıklar nedeniyle de  ölmek durumunda kalabilir.

AB PARAYI VERDİ, HASTALIKLARDAN KURTULDU...

Avrupa Birliği'nin sığınmacıların Türkiye'de kalması için vereceği 3 milyar Avro da hastalıklarla doğrudan ilgilidir.  Maalesef Türkiye'yi toplama kampına çevirme projesidir bu. Cumhurbaşkanı danışmanlarının ve yetkililerin sanki zafer kazanmış edası ile "nasıl gördünüz mü bak, mültecileri bir gösterdik, 3 milyar avroyu kaptık. Biz onlara demiştik, 'salarız üzerinize bu mültecileri' demiştik, onlar bize 3 milyar Avro verdiler. " türünden yorumları çok ilginçtir. 

TÜRKİYE'Yİ TIBBI AÇIDAN BÜYÜK BİR TEHLİKE BEKLİYOR...

Avrupa akıllı, Avrupa sorunu para ile çözdü... Parayı verdi, böylece bu insanların AB sınırları içine girmesini engelledi. Hasbel kader girmiş olanları da geri kabul anlaşması ile bize iade etme kararı aldı. Farkına varmamız lazım... Avrupa, hiçbir zaman Türkiye'yi seven bir konumda olmadı. Avrupa, kaz gelecek yerden, tavuğu esirgemedi. 3 milyar Avroyu bize vermekle bu gibi hastalıkları önledi...  Sosyal, psikolojik, bedensel ve bulaşıcı hastalık sorunlarını da önlemiş oldu. Bunu yapmasaydı 3 milyar Avro değil muhtemelen çok daha fazlasını harcamak zorunda kalacaktı. Şimdi işi ucuza kapattılar, Türkiye'yi bir toplama kampı haline  getirdiler. İnsanı açıdan da utanç vericidir, tıbbi açıdan da çok tehlikelidir. Terörizm açısından da çok tehlikelidir. 2019’da yapılacak seçimlerin güvenliğini tehdit etmektedir.  Bu ülkeye kanını canını vermiş insanların  dışında, milyonlarca dışarıdan gelmiş insanın da oy kullanacak olması temsiliyet açısından da utanç vericidir."

Burcu Oral Evren | karsigazete.com.tr