Doğa aşkını sanatıyla buluşturan sanatçı: “Serap Sümelara Satılmış“

Serap Sümelara Satılmış... Dünya tatlısı, neşeli, sanatıyla doğa aşkını biz sanatseverlerle buluşturan bir sanatçı...
Gülizar ŞAHİN | RÖPORTAJ | KARŞI GAZETE

Serap Sümelara Satılmış, Gümüşhane'de başlayan yaşamını İstanbul'da devam ettiren sanatçı birçok sergilere katılmış ve sanatın farklı alanlarında eser vermiş birisi. Sanatçıyla en son Düş Yolcusu Sanat Pazarı'nda katıldığı karma sergi sayesinde buluştuk ve çok eğlenceli bir sohbet gerçekleştirdik. Sanatından, doğa aşkından, çocukluğundan ve Rumca sevdasından bahsetti. Gelin hep beraber sanatçımızın renkli dünyasına bir göz atalım...

Okuyucularımıza kendinizden, bu sergiden bahseder misiniz? Hikâyeniz nerede başladı?

1971 Gümüşhane doğumluyum. Daha sonra İstanbul'da yaşamımıza devam ettik. Çocukluğum Şişli Feriköy'de geçti. O yıllarda Rum ve Ermeni komşularımızdan çok etkilendim ve Rumca merakım başladı. Yıllar sonra Yunan Konsolosluğu'nda Rumca öğrendim. Selanik sevdam da buradan gelir. Okul hayatım İstanbul Şişli Mahmut Şevketpaşa Ortaokulu ile başladı bugün hala bu okulda öğretmenlik hayatıma devam ediyorum.


Nişantaşı R. Uzel K. Meslek Lisesini bitirdikten sonra 1990 yılında Beyoğlu O.E. Moda Tasarımı bölümünden sonra bir süre Moda tasarımcılığı yaptım.1992 yılında Marmara Ü. A.E.F. Resim-İş Bölümünden Prof. Muammer Öner, Prof. Basri Erdem'in öğrencisi oldum. Prof. Dinçer Erimez Atölyesinden mezun oldum. 1997-99 yılları arasında Özel Bahçelievler İ.Ö.O'nda, 1999-2002 yıllarında Kâğıthane Ali Fuat Cebesoy İ.Ö.O'nda, 2003-2005 yıllarında ise Harbiye İ.Ö.O'nda resim öğretmenliği yaptım. Halen görevimi yapıyor ve resim çalışmalarına devam ediyorum. Şu anda Mimar Sinan Üniversitesinde Prof. Fuat Acaroğlu Atölyesinde resim çalışmalarıma devam etmekteyim. Özel ilgi alanlarım oldu hayatımda... Üniversite yıllarımda Halk oyunları oynadım ve merakımı yurt dışındaki festivallerde, özellikle Fransa Festivali ve 2004-2005 Çekoslovakya Festivali’nde giderdim. Öğretmenlik hayatımda sürekliliğini korudu resim çalışmalarım. Bu arada spor yapmaya devam ettim. Özellikle su aşkımı, 1 yıldız balık adam brövesi alarak bir süre dalgıçlığa devam ettim hatta bu resimlerime yansıdı. Uzun süre denizaltı çalıştım, severek sergi açtım Harbiye Askeri Müzesi'nde..

Sanat anlayışınız ve eserleriniz hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Yapıtlarımda bilinçaltı yaşamdan gelen duygular ile doğa kaynaklı geometrik unsurlar ritim ve dinamizm kurguluyorum. Resimlerim lirizm barındırmakla beraber var olan nesnelerin soyutlanma sürecini aktarıyor. Bir dönem çalışmalarımda günlük yaşamsal izlenimlerimi vitray tarzında ele aldım. Fikir mekân ilişkisini kurarken ışığa ve renge önem kazandırdım. Bu dönem çalışmalarım desen ağırlıklı olup doğa resimlerini ve özellikle sualtı dalışlarında etkilendiğim ve pozitif enerji aldığım deniz ve balıkları yüzeye aktardım. Bir dönem çalışmalarımda duvar boyamaları üzerinde minyatür resimleri çalıştım. Minyatür tadında denemelerim resimlerimde görülmektedir.

Kendinizi hangi akıma daha uygun görüyorsunuz? Beğendiğiniz sanatçılar kimler ve neden?

Son sergim de lirizm ile beraber minyatür etkileri barınmakta. Özellikle Klimt ve Egon Schile resimleri beni etkilemektedir. Daha çok kendimi soyut resme yakın hissediyorum.

Bu aralar çok üzerinde düşündüğüm bir konu var. Çağdaş sanat nedir? Her şey sanat mıdır? Ülkemizde çağdaş sanat hak ettiği yerde mi?

Bana göre “güncel sanat” bugün sadece zamanımızda üretilen sanat anlamına gelmiyor. Hatta bu, bugünün güncel sanatı, güncel olduğu kabul edilenin kendini gösterme yolunu —şimdiyi sunma eylemini— açımlar, diye düşünüyorum. Bu anlamda, güncel sanat, yönünü geleceğe çevirmiş olan modern sanattan ve Modern projenin üzerine tarihsel düşünme olan post-modern sanattan farklıdır. Güncel sanat, geleceğe ve geçmişe kıyasla, bugüne ayrıcalık tanır. 1800’li yıllarda modern sanat başladığını biliyoruz. 1970’lerden sonra hatta 1980’lerde “çağdaş sanat” Türkiye’ye, çok sonradan, koş-yakala-getir çabasıyla ulaşan bir kalıptan ibarettir de denilebilir. Çağdaş sanat, Contemporary’nin karşılığı olamaz gibime geliyor. Çünkü inanıyorum ki derinden derine insanlara, bireysel haklara, inançlara karşı otoriter modern devlet refleksi taşıyan, yenilikten, hayal kurmaktan, yapıkırıcılıktan, hata yapmaktan, özgür düşünceden ürken bir sanatçı fikri olamaz. Doğal olarak her şeyin sanat olmadığını düşünmekteyim. Sanatçı tanımına bakarsak, özgün ruhsal dalgalanmaları olabilen, derin, nevrotik, hatta gizemli, tutkulu, alışılagelmedik, olağanüstü yetenekli, bireysel hassasiyeti olan, bağımsız ve karşıt düşünceleri hatta duruşu olan kadın veya erkektir. Bu bağlamda bu kadar özelliği olan sanatçının yaptığı eserinin özel olduğunu ve her şeyin sanat olmadığını, olamayacağını göstermektedir. Son dönemlerde Türkiye'de genç sanatçılara imkân verildiğini düşünüyorum. Galerilerin gayretini ve çevremden edindiğim izlenimler hocalarımla sohbetlerimde bunu gözlemlemekteyiz. Türkiye'de Çağdaş Sanat hak ettiği yerde elbette değil; geç gelmekle beraber özgür ortamlarda sanatın olabileceğini, büyüyebileceğini düşünüyorum. İyi gelişmeler olacağını umut ediyorum…

KATILDIĞI SERGİLER

1991  Beyoğlu O.E. Moda Tasarımı Karma Sergi

1994 Minyatür Karma Sergi -M.Ü. Atatürk Eğ. Fak.

1996 İzmit Sanat Sokağı - Karma Sergi

1996 Ahmet Şimşek Sergi Salonu-Marmara Üni. Karma Sergi


1998 Vakıfbank -Feneryolu Karma Sergi

1997 Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi-Karma Sergi

1999 Kâğıthane Belediyesi -Karma Sergi

2002 Şişli Belediyesi - Esentepe Galerisi -Karma Sergi

2009 Caddebostan Kültür Merkezi -Karma Sergi

2009  Kadıköy Belediyesi- Karma Sergi

2010  Halis Kurtça Kültür Merkezi Karma Sergi

2011  Harbiye Askeri Müze- Karma Sergi

2012  Kadıköy Belediyesi- Karma Sergi

2014   Prof. Türkan Saylan Kültür Merkezi- Karma Sergi

2014 Düş Yolcusu Sanat Pazarı

RÖPORTAJ | KARSIGAZETE.COM

 

    :

    :

    :

    :

    "Doğa aşkını sanatıyla buluşturan sanatçı: “Serap Sümelara Satılmış“" hakkında Tweetler

    DİĞER RÖPORTAJ HABERLERİ

    KARŞI VİDEO
    https://twitter.com/KarsiGazete