Güler: Bence Suriye'de iç savaş yok

CHP'den istifa eden ve Doğu Perinçek'in Vatan Partisi heyetinin içinde Beşar Esad ile görüşmeye giden Bağımsız İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler, Suriye gezisini, Karşı Gazete'ye anlattı.
Burcu ORAL EVREN | RÖPORTAJ | KARŞI GAZETE

Esad, hangi mesajların duyulmasını istedi?  Güler, neden Vatan Partisi ile Suriye'ye gitti? Seçimde Vatan Partisi'nden mi aday olacak? İzmir'den bağımsız milletvekili mi seçilmeye çalışacak? Hepsinin yanıtını Karşı Gazete'ye verdi. 

İşte o röportaj:

SURİYELİLER DİYOR Kİ;

”AMA BİZ ERDOĞAN'I ÇOOOK SEVMİŞTİK...”

-Doğu Perinçek'in de içinde olduğu 13 kişilik  heyet ile Suriye'ye gidip, Esad ile görüştünüz. Şu an bağımsız milletvekilisiniz. Neden Vatan Partisi ile  birlikte hareket ettiniz? Vatan Partisi'ne mi geçeceksiniz?

"VATAN PARTİSİ İLE ORGANİK İLİŞKİM YOK"

Aralık ayında Sayın Perinçek, Suriye'ye bir ziyaret yapmak istediklerini, katılıp katılmayacağımı sormuştu. 'Memnuyetle gelirim' demiştim. O zaman CHP'deydim. Aslında gezi Ocak'ta olacaktı ama ertelendi. CHP milletvekili olarak 'evet' demiştim ama CHP'den ayrıldığım için sonrasında  'hayır' demeyi de düşünmedim.

Çünkü Suriye sorunu, partiler üstü bir sorun. Abdüllatif Şener, eski başbakan yardımcısı, da heyetteydi. Sayın Şener ve ben heyette, Vatan Parti'li olmayan üyeler olarak yer aldık.

Bu geziye katılmış olmam, Vatan Partisi ile organik bir ilişkiyi  göstermez, sadece partiler üstü bir problemde, doğru bir atakta yer almak gerektiği için ben de orada  yer aldım. 

"7 HAZİRAN SEÇİMİ İÇİN HENÜZ KARAR VERMEDİM"

-7 Haziran seçiminde ne yapacaksınız? Aday mısınız? Bir partiye katılacak mısınız?

 Süreci izliyorum.  Henüz bir kararım yok. 3 seçenek var. Biri bağımsız olarak girmek, ikincisi bir partiye üye olarak onun listesinden girmek ya da üçüncü seçenek bu dönem aday olmamak. Henüz karar vermiş değilim.

"CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISIYKEN DE SURİYE'YE GİTMİŞTİM..."

-Suriye ziyaretini neden istediniz? O ziyarette neler görmeyi bekliyordunuz, neyle karşılaştınız?

2011 Kasım ayında da gitmiştim. O zaman CHP'nin  Kadın Örgütlenmesinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısıydım. Heyetin başkanlığını yapmıştım.

40 kadından oluşan bir grup olarak, Suriye Kadınlar Birliği'nin davetlisi olarak gitmiştik. Olayların daha altı aylık geçmişi vardı. Batı medyasından haberler 'Esad, halkı öldürüyor' diye geliyordu.

Bizim,  Hatay Milletvekillerimiz Suriye'yi çok iyi bilir. 'Böyle bir şey yok, dünya kandırılıyor' demişlerdi. Çok açık bir şey vardı. Suriye hakkındaki haberler yalandı. 

Çok açık görmüştüm ki Batı medyasının anlattıkları ve bizim onlardan öğrendiklerimizin ilgisi yok. Bu çok ürkütücü... Dünya demokrasisi açısından çok ürkütücü idi. Şimdi dört yıl sonra da gördüm ki o zaman uygulanmak istenen projelerin ne yazık ki çoğu gerçekleşmiş... 

Kimse kimseyi dinlemiyor, hep muhalifler cephesinden haber alıyoruz. Ama yerinde görüp Suriye hükümetinin bakış açısını öğrenmek çok kritik öneme sahipti.  Önemliydi. 28 Şubat -3 Mart arasında  3 günlük bir geziydi şimdi yaptığımız...Çok zengin izlenimlerle döndüm...

"HALEP, ADETA SAVAŞ BÖLGESİ..."

-O izlenimleri biraz aktarır mısınız? Esad ve Suriye'de 4 yıl öncesine göre neleri farklı gördünüz?

Ne yazık ki çok farklı gördüm. 2001'de Hama, Humus'ta çatışma vardı. Halep, Şam ve Lazkiye'yi ziyaret edebilmiştik. Şimdi Halep adeta  savaş bölgesi...

Lazkiye, yine Türkiye sınırındaki problemler nedeniyle sıkıntılı bir bölgeye dönüşmüş. O zaman Cilvegözü'nden girip, yarım saatte  Halep'e varmıştık. Şimdi THY Şam seferlerini de durdurduğu için karayoluyla da havayoluyla da doğrudan Şam'a ulaşmak mümkün değil.

O nedenle Lübnan, Beyrut üzerinden gitmek zorunda kaldık. Bu birinci gözlem. Bizim kapı komşumuz, bize gene çok uzağa savrulmuş durumda...

Beyrut'a İstanbul'dan gittik, oradan Suriye Hükümeti'nin koruması altında, Beyrut - Şam bir buçuk mesafeli karayolu bağlantısı var. Karayoluyla Şam'a vardık. Orada Baas Genel Sekreter Yardımcısı Hilal El Hilal, Şam Devlet Hastanesi Başhekimi ve savaş açılmış olan bölgelerden kaçmış kadın ve çocuk sığınma evlerini ziyaret ettik.

Dışişleri Bakanlığı kabul etti. Ayrıntılı görüşmeler yaptık orada. Suriye Cumhuriyet savcısı  ile görüştük. 2011’de de onunla görüşmüştüm. En son görüşmeyi ise Sayın Beşar Esad ile yaptık.

"ABD, SURİYE'YE TIBBI BAKIM ARAÇLARI AMBARGOSU UYGULUYOR"

-Beşar Esad, size bir mesaj verdi mi? Bir beklentisi var mı?

Suriye'ye ABD'nin başlattığı bir ambargo uygulaması var. O uygulama, tıbbi bakım araçlarını da içeriyor. Dolayısıyla hastalara sağlık hizmetinin götürülmesi bakımından gerekli ilaç ve tıbbi cihaz bakımından problem yaşanıyor. Bu örnek, bir şeyi gösteriyor. Suriye'de yaşanan olaylar doğrudan sivil halkı hedef almış durumda. 

"DÜNYANIN BİLMESİ GEREKENLER VAR!"

Dünyanın bunu bilmesi gerekiyor. Sonuçta, savaşın da kuralları olması lazım ama bu atipik bir savaş olduğu için doğrudan evleri, aileleri, çocukları yani günlük yaşamın kendisini, halkı vuran bir  çatışmaya dönüşmüş durumda.

Bunun insan hakları örgütleri, demokratik örgütler, barış örgütleri, dünya kadar kuruluş var... Onlar tarafından gündeme getirilmesi gerekiyor. 

"DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ, HAREKETE GEÇMELİ"

Dünya  Sağlık Örgütü'nün harekete geçmesi gerekiyor. Suriye'de, insanların hastalıklarını derinleştiren bir kirli savaş yürüdüğünü görüp, ona göre çeşitli önlemler alması gerekiyor. Birleşmiş Milletler'in (BM), Birleşmiş Milletler gibi davranması gerekiyor. 

"ABD'NİN TIBBI AMBARGOSUNU DÜNYA ÖĞRENMELİ!"

Ambargoyla ilgili olarak, kapsamı nedir? 'Ambargoda alınmış kararlar, sıradan insanların yaşamını nasıl etkiliyor?' konusunun bence dünya gündemine taşınması  lazım. Bunun insanı bir görev olarak yapılması lazım.

"KARA PROPAGANDA YAPILIYOR"

İkinci olarak büyük bir kara propaganda yapılıyor.  'Esad katildir, eli kanlıdır... ' Herkes bunu söylüyor...  Bunu söyleyen de medya... Bu durum Basın ve  haber alma açısından, dünya ölçeğinde karanlık günler yaşadığımızı gösteriyor. 

"SURİYE'DE BENCE İÇ SAVAŞ YOK"

Suriye'de bence bir iç savaş yok. Orada, yabancı silahlı örgütlerin Suriye'yi amansız, acımasız şekilde karıştırmaları olayı var.  

-Son günlerde çok konuşulan Eğit-Donat Projesi'ni böyle mi görüyorsunuz? Karıştırmanın bir parçası olarak...

"EĞİT- DONAT, KENDİ BAŞINA BİR DEHŞET SENARYOSU..."

Suriye ile Türkiye arasında şimdiye kadar, tarihte böyle şey yaşanmamış. Herkes şaşkın o yüzden. Katar, Türkiye ve Suudi Arabistan ile ABD'nin ayrı ayrı Eğit-Donat projeleri imzalandığı haberleri yayılıyor. 

"KİM OLDUĞU BİLİNMEYEN 15 BİN KİŞİYİ EĞİTİP, DONATIP SURİYE'YE GÖNDERECEKLER"

3 sene içinde 15 bin silahlı kişinin bu ülkelerde kurulacak kamplarda eğitileceği ve Suriye'ye gönderileceği söyleniyor. Kendi başına dehşet senaryosudur bence bu...

Çünkü bu projede hangi ülkenin askeri eğitilecek? Belli değil! Katar, Katar yurttaşlarını mı eğitecek? Suriyeli muhalifleri mi eğitecek? Ya da Türkiye... Bir takım insanlar başka bir ülkeye savaşmak için gönderilecekler. Dünyanın dört yanından toparlanmış Suriye Hükümeti'ne saldırmak üzere eğitilecek 15 bin kişi...

Uyrukları belli değil. Bir başka ülkeye saldırmak için başka devletlerin yaptığı antlaşma... Savaş güçleri yaratılıyor.... Bu akıl alır iş değil. Suriye'de var olan şeye iç savaş diyemememin nedeni bu...

Savaş yaratmak için harekete geçirilmiş bir takım savaş çeteleri görüyorum. Başka şey görmüyorum. 21. yüzyılda, en yüksek barış, demokrasi çığlığı atan ülke ABD'nin uygulaması bu!

- Esad, bunun duyurulmasını mı istedi?

Seslerini duyurmak istiyorlar, kara propagandaya, ambargoya ve yabancı silahlı örgütlenmelerin 10 bin km. öteden örgütlenip, paraya boğulmasana, eğitilip donatılıp kendilerine saldırılmasına; ancak dünyanın demokratik barışçı desteği ile engellen olunacağını görüyorlar. 

"ERDOĞAN'I ÇOK SEVMİŞLER..."

Suriyelilerin, Türkiye'ye çok özel bir bakışları var. Bence ilginç. Erdoğan'ı çok sevmişler... 2011’de de bunu gördüm. Çok şaşkınlardı o zaman. 'Erdoğan bunu bize nasıl yaptı?' diye...

Devlet görevlileri de, sokaktaki insan da bunu böyle söylüyordu... 'Erdoğan , o... Babamız, kardeşimiz...' Şimdi, hani kardeşin sana çok kötü bir şey yapar da 'onu dünyada ahirette affetmem' dersin...

O ruh hali içindeler. Hem Türkiye ile olan yakın ilişki nedeniyle bu. Hem de gerçekten Erdoğan'ın 2003-2004 yıllarında  bireysel ve doğrudan kurduğu ailevi ilişkilerin yarattığı umut nedeniyle söylüyorlar. 

-Son olarak... En çok şaşırtan, dikkat çeken olay neydi sizin için Suriye'de?

SURİYE MÜFTÜSÜNDEN LAİKLİK VURGUSU...

Suriye Cumhuriyet Müftüsü... 2011’de gittiğimde 21 yaşındaki oğlu yeni suikasta uğramış ve öldürülmüştü... Çok acılıydı...

Bu sefer yine görüştük. Orada çok etkileyici resim, cumhuriyet müftüsünün laiklik vurgusuydu. Şöyle dedi; 'laiklik öyle önemlidir ki eğer ortadan kalkarsa iktidar mücadelesi, farklı inançlar ve mezhepler arası kavga alanına döner.

Laikliği bu kadar net bir şekilde, 'eğer olmaz ise inançlar ve mezhepler arası iktidar mücadelesi yaratır diye düşünmemiştim. 

Türkiye'de yaşanan, Suriye'de yaşanan da bu. Sünniler, karşısında Şii savunma hatları... Ne yazık ki Ortadoğu'da olup bitene siyasetçiler mezhep eksenli bakmaya başlamışlar.

Suudi Arabistan, Katar, Türkiye önde, arkalarında ABD ve İsrail. Sözde, görünürde Sünni ama arkada ABD, İsrail cephesi...

Öbür tarafta İran, Beşar Esad, Irak'taki Şii çevre bir cephe oluşturmaya başlıyor. Çok kötülenen Baas döneminde ortadan kalkan bir durumdu mezhep savaşları. Şimdi tümüyle yeniden etnik ve mezhep elbiseleri... Ortadoğuya'ya 18-19. yüzyıl görüntüsü veriliyor...

Burcu ORAL EVREN | KARSIGAZETE.COM.TR

    :

    :

    :

    :

    "Güler: Bence Suriye'de iç savaş yok" hakkında Tweetler

    DİĞER RÖPORTAJ HABERLERİ

    KARŞI VİDEO
    https://twitter.com/KarsiGazete