Fenomen din öğretmeni Serhat Karanfil konuştu

Din kültürü ve ahlak bilgisi hocası Serhat Karanfil, geçtiğimiz hafta sosyal medyada en çok konuşulan isimlerden biri oldu.
Alışık olmadığımız tarzda bir din öğretmeni o... Staj için gittiği lisede öğrencilerinden biri gizlice fotoğraflarını çekip internete yükledi, olanlar oldu. Sadece bir günde 30 bin takipçi kazandı, sayı her dakika artıyor.

Yeni sosyal fenomeni Serhat Karanfil kendisine yöneltilen aşırı ilgiyi yorumladı: “23 yaşında biri olarak böyle bir fiziğe sahip olmam normal. Hem benim gibi başka arkadaşlar da var. Yakışıklı gezenler...” 



Yolda “Hocam” deyip boynuna atılanları, instagram paylaşımlarının altına “Birlikte Zemzem suyu içelim mi yakışıklı” yazanları şaşkınlıkla ‘izliyor.’ Yanlış anlaşılmasın, Serhat Karanfil, gördüğü ilgiden mutlu ama bir yandan da buna büyük anlamlar yüklemiyor.

Bursa Mineviz’de doğdu, sekiz yıldır ailesinden ayrı; İstanbul’da yaşıyor. Mineviz’de gördüğü samimiyeti İstanbul’da hiçbir yerde görmediğini özellikle yazmamı istiyor. Bir abisi var, annesi ev hanımı, babasıysa çiftçi. Bayramlarda yanlarına gidiyor ama şimdiye kadar babasıyla telefonlaşmadıkları tek bir günleri bile yokmuş.

Ailesine olduğu kadar sözlüsüne de düşkün. Kendi deyişiyle “Kesinlikle çok romantik” biri. Çayın yanında gelen kalp şeklindeki kesme şekerleri bu kadar sevmesi de bundan. Karanfil, genç kızların kendisine gösterdiği ilgiden biraz utanıyor ve şöyle diyor: “Benim başım bağlı ve gerçekten çok âşığım.”


Sizin için “Fotoğrafları İslamiyet’ten daha hızlı yayılan din hocası” yorumları yapılıyor. Neler oluyor?

İslamiyet, somut bir şekilde ortaya çıkmış, canlı canlı, yüz yüze yapılan bir etkileşimin eseri. O yüzden zaman alması çok mantıklı. Benim tek bir dersle tanınmam da sadece internetle alakalı. Kaldı ki benim İslamiyet’le kıyaslanmam çok yanlış bir çaba olur.

O dersi Erenköy Kız Lisesi’nde mi verdiniz?

Evet, Mart ayının ortalarında iki defa gittim, ders işledik. Fakat ben şu an Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni değilim. Stajyer öğretmenim. Üniversite dördüncü sınıf öğrencisiyim. Formasyon eğitimi aldığım için staj yapmak durumunda kaldım.



 Ne anlattınız o derste?

Haccın ve Umre’nin sembolik ve kültürel etkilerini konuştuk.

 Ve sonra bir öğrenci fotoğrafınızı çekti.

Evet, ben farkında bile değildim. Haberini yapmışlar, görmedim bile. Arkadaşlar gösterdi. İşin büyüdüğünü görünce de şaşırdım. O gizli çekimden sonra da film koptu.

Bu kadar ilgi görmenize şaşırdınız mı?

İlk olarak şaşırmıştım fakat bir süre sonra insan alışıyor. Düşünsenize her hafta yürüdüğünüz bir yolda tekrar yürürken etrafınızdan “Serhat Hocam” gibi sözler işitiyorsunuz hatta fotoğraf çekilmek için gelen dahi oldu. Ben bu durumun şahsım adına hayırlara vesile olmasını diliyorum.



Okulunuzda durum nedir? Kıyafetleriniz yadırganıyor mu?

Bence hayır. Çünkü benim gibi başka arkadaşlar da var. Yakışıklı gezenler… Ben zaten okulda böyle değilim. Çok salaş takılıyorum, saçlarımı bile taramam. Bugün gördüğünüz halimi okulda kimse görmemiştir.

Hayalinizde ne var?

Eğitimci olmak var. Allah-ü Teala’nın istediği gibi yetişen genç bir Müslüman olmak ve aynı şekilde genç Müslüman kardeşler yetiştirmek. Bu benim hayat felsefem ve tek temenim.
 
Başka?

İnsanları şaşırtmak, uyandırmak ve dürtmek istiyorum.
 
Neyle?

Giyimim, konuşmalarım, yaşam tarzım ve tecrübelerimle.
 
Amacınız “Böyle de bir din öğretmeni olabilir”i göstermek mi?

Hayır, “Böyle de bir Müslüman olabilir”i göstermek. Çünkü toplumsal algılarımızda bazı şeyler çok kalıplaşmış.

“Ya sen din hocasısın. Kerem Bürsin gibi poz vermek niye? Nerede senin göbeğin, kelin” diye yorum yapmışlar.

23 yaşında birisi olarak böyle bir fizyolojiye sahip olmam normal. Yani şimdilik kelim, göbeğim yok. Ama ileride? Onu bilemem. Poz konusuna gelince de hobi diyelim. Gelecekte ne iş yaparım bilmiyorum. Televizyonda güzel programlar oluyor. Ben özellikle Türkiye’deki hocalarımızı takip ediyorum. Ama ancak Avrupa’daki âlimleri de takip ediyorum.

Ne fark görüyorsunuz?

İki tarafın da konuştukları şey aynı, sadece hakikate giden yollar farklı. Burada karşımıza çıkan en belirgin özellikse bence üslup.

Yabancılar, bu işi daha mizahi yapıyor. Onların bir “Heyy, Come on” demesi insana yetiyor sanki. Adeta stand-up gösterisinde tebliğ yaparcasına.

Bunu bizim hocalarımızdan duymamız zor. Yani tabii ki bir Türk’ten “Come on” demesini bekleyemeyiz ama o da konulara kendi dilinde bu tarz bir üslupla yaklaşabilir diye düşünüyorum. Bu bağlamda Avrupa’dakiler çok sıcakkanlı geliyor bana. Tamam, bizim hocalarımız da öyle ama herhalde sosyo-kültürel bir durum bu.





Hayalim samimi bir şekilde, gerekirse gülerek gerekirse ağlayarak ama mutlaka şaşırtarak insanların önüne çıkıp bir şeyler başarmak. “Ya, evet böyle bir Müslüman olabilirmiş” desinler. Ama bunu neyle dedirteceğim henüz belirsiz. Öğretmen olacağım bile kesin değil. Formasyon eğitimim sürüyor.

Instagram’a şöyle yazmışsınız: “Ünlü ya da fenomen olmak gibi bir derdim olmadı ya da olmayacak.”

Evet. Ve şu da var: Ben bu yola çıkarken, İmam Hatip’te kat sayı problemi vardı. Bana insanlar “İmam Hatip’i tercih etme çünkü geleceğin yok” demişti. Ama ben kimseyi dinlemedim. Nasıl anlatayım? Ben kendimi orada hissettim. Tabii bunda ailemin muhafazakar olmasının da payı var.

Ancak bu kararımdan hiç pişman olmadım. Fakat bugün birçok insan tarafından tanınıyor olmak benim geleceğe dair fikirlerimi de etkilemiş durumda. “Madem bu kadar insan tanıyor, bir şeyler yapmalıyım” diyorum. “Bu ilgiye hakkını vermeliyim” diye düşünmeden de edemiyorum.

Sonuçta İlahiyat okumam, bu şekilde giyinmem ve insanlara bu şekilde eğitim veriyor olmam insanların ilgisini çekti. Bugün bu röportajı yapmamızın nedeni bile o gün katsayı problemine rağmen İmam Hatip’i seçmem.
 
İmam olmayı düşünmediniz mi?
Onu yapamayacağımı düşündüm. Fıtratıma uygun olduğunu düşünmüyorum. Beyoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde öğrenciyken birçok defa hutbe verdim ama içimde imam olma düşüncesi oturmadı. “Onu da başkası yapsın” dedim.

Fotoğraflarınız nedeniyle soruyorum, modellik mi yaptınız?

Profesyonel olarak hayır. Modellik yapan arkadaşlarımla birtakım çekimlerde yer aldım. Onun dışındaki fotoğraflarıysa arkadaşlarım çekti.
 
Film, dizi veya reklam teklifi gelirse ne yapacaksınız?

Gelirse, o teklifin ne olduğuna, az önce anlattığım hayat felsefemle örtüşüp örtüşmediğine bakıp ondan sonra karar vereceğim. Zaten bana sunulabilecek teklif de bana uygun olur diye düşünüyorum. Sanki şöhret istiyorum gibi de algılanmasın ama çizgilerim dahilinde bir şeyler başarmak istiyorum.

Ben şu an Serhat Karanfil’im, okula giden ve demin duyduğunuz gibi döner-ekmek yiyecek bir arkadaşım. Fotoğraflarımın yayılması dışında, kimseden bir farkım yok.
 
Hiç olumsuz eleştiri aldınız mı?

Sadece Instagram hesabım var, onu da sahte profilleri engellemek için açık tutuyorum. Yorumlara bakmıyorum. İnsanların bedenim hakkında konuştuğu şekilde bir üne sahip olmak istemiyorum, böyle bir niyetim yok. Benim bedenim, yüzüm, gözüm neden konuşulsun? Ben, yaptıklarım ve yapacaklarımla ortaya çıkmalıyım.
 
“Birlikte zemzem suyu içelim mi yakışıklı” şeklinde bir yorum gördüm az önce.

Buna güldüm. Bu insanlar analitik zeka yapısına sahip. Zemzem suyu… Kime nasıl espiri yapacaklarını çok iyi biliyorlar.
 
Size sürekli bir şeylerin caiz olup olmadığını sormaları peki?

Evet, benden adeta fetva bekliyorlar.
 
Fetvanızı verecek misiz hocam?

Hahaha! Hiçbir zaman. Öyle bir şey yapamam, “kimseye şunu yap ya da şunu yapma” diyebilecek bir konumda değilim. Onu büyüklerimiz zaten yapıyor.


 
"MALCOLM X'İ ÇOK SEVERİM"

Müslüman bir genç birey olarak, idol olarak kabul ettiğim insan peygamber efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v). Benim kıyafetim diğer din hocalarıyla kıyaslandığında, farklı bir durum ortaya çıktı ama hayat felsefem onun yaşamıdır. Bir de Malcolm X’i çok severim.

Hayatımda en çok hem aksiyon hem de aynı anda fikir insanı olanlara hayran kaldım. Bu bağlamda onun toplumsal, kültürel ve sosyal yapı içinde ortaya koyduklarını araştırdım. Düşünsenize bir insan ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyor.

Buna rağmen inançlarını herkesin karşısına çıkıp haykırabiliyor. Bu kendinden vazgeçmektir. Bu İslamiyet kelimesinin tam da sözlükteki karşılığıdır. İslamiyet, teslimiyet demektir.
 
"KENDİNİ KASAN İNSANLARI SEVMEM"

Mustafa Ceceli ve Cengiz Kurtoğlu dinlerim. Türk din musikisi alanında akademik kariyer yapmak istiyorum. Çok çabuk ağlarım. Hele duygusal bir filmde mutlaka ağlarım. Zaten ağlama duvarı gibiyim; sorunu olan bana gelir, anlatır. Sonra başlarız beraber ağlamaya.

Futbol oynamayı severim. GS’liyim ama Bursa’yla GS karşılaşmasında Bursasporluyum. Altıncı hissim çok kuvvetlidir. Hangi insanın hangi cümleyi ne için kullandığını anlayabiliyorum. Kendini kasan insanları sevmem. İnsanlara otoriter ya da dikte edici bir şekilde yaklaşmam.

Bir Müslüman olarak görevim insanlara “Bunu yap, bunu yapma” demektense nelerin yapılması ya da yapılmaması gerektiğini yaşayarak ve göstererek; sadece onlarla birlikte vakit geçirerek inandırabilmek. Yani kısacası yaşayalım. Ateist, deist, Hıristiyan arkadaşlarımla çok iyi anlaşabiliyorum. Anlaşmamak için bir nedenim yok. Ortak paydamız vicdan, insanlık değil mi?

Kaynak: Hürriyet / İpek İzci
Fotoğraf: Muhsin Akgük

    :

    :

    :

    :

    "Fenomen din öğretmeni Serhat Karanfil konuştu" hakkında Tweetler

    DİĞER MEDYA HABERLERİ