Canım Aydınım

25 Aralık 2015 - 06:30
Bir ağaç düşünün ki birlikte yeşerdiği komşu fidan zamanla kendi gölgesinde kalıp kuruyunca o fidana küssün. Fidanı kurutan toprağa küssün, toprağı ıslatan yağmura küssün.
 
İlkokul dâhil hiçbir okuldan mezun olmamış 6 milyon yurttaşımızın olduğu memleketimizde %34’ümüz lise ve üstü tahsil görmüş. Yani nüfusun %66’sı lise binasını belki görmemiş bile.
 
Her seçim sonrasında cehaletinden yakındığımız halkımıza “küsüveren” biz aydınlar, en çok şu küskün ağaca benziyoruz. Kendi gölgesinde kalıp kuruyan fidana küsen ağaca...
 
Oysa en iyi biz bilmiyor muyuz, bu memlekette cahil kalmak için bile tedrisattan geçmek gerektiğini?
 
Üç beş kitap okuduğumuzdan beri farkında değil miyiz, kitle iletişim araçlarıyla toplumların nasıl yönlendirildiğinin? Taşrada çeken iki televizyon kanalında “nasıl düşünmemek” gerektiğine dair eğitim verildiğini... Hangi mankenin hangi şarkıcıyla yatıp kalktığını konuşmanın kitleleri nereden nereye getirdiğini! Çiçeği burnunda meşhurların, kaşı gözü hürmetine değil de toplumun davranışını yönlendirebildiği için milyonlar kazandığını, en iyi biz bilmiyor muyuz?
 
“Madem bir zalimi seçtin, zulme müstahaksın” diye posta koyduğumuz halkımız, bizimle aynı toprakta yeşeren fidan değil mi? Onu kurutan toprağa küserken kendi köklerimize balta vurmuyor muyuz?
 
Köy Enstitülerinin nasıl kapatıldığını, parasız yatılıların hikâyesini her sohbette konuşan biz değil miyiz?
 
***
 
Halkımız cahil! Doğrudur.
 
Ne ki atladığımız şu: bu bir durumdur. Durumu suç kabul edip gözlük takındığımızda her suçun bir cezaya layık olduğu savına sığınıp halkımızı cezalandırıyoruz. Yüzyıllardır öğrendiğimiz en pratik cezayı kesiveriyoruz: küsmek!
 
Seçim dönemleri hariç kimsenin şikâyetçi olmadığı cehaletin faturasını cahile kesmek gibi bir kör görüşe giriyoruz. Okuduğu birkaç kitapla kendini üstün gören canım aydınım, cehaleti değil de cahili suçlamanın ne büyük vebali olduğunu benden iyi görüyorsun!
 
Hayal kırıklığına uğradığında duygusal tepkiler vermek yerine, suç saydığın durumun tespitini yapıp düşünceler üretsen küsmelerinden uzaklaşıp sorunu çözmeye muktedir olduğunu fark edeceksin.
 
***
 
Sana bir şey diyeyim mi, canım aydınım?
 
Hani dedim ya “halkımız cahil ve bu durum bir suç değil” diye... Aydınımız, halkı cahil diye suçluyor ve bu durum da suç değil. Öyle olmasa Nazım Hikmet “suç” yerine “kabahat” der miydi:
“Ve açsak, yorgunsak, al kan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— Demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, Canım Kardeşim!”
 
Suçla kabahatin farkını iyi biliyorsun. Kuruyan fidana suç yüklemeden evvel kendi kabahatlerimizi bir konuşalım canım aydınım.

    :

    :

    :

    :

    "Canım Aydınım" hakkında Tweetler
    YAZARIN DİĞER YAZILARI
    https://twitter.com/KarsiGazete