Silvan: Yaşamak için ölüyoruz

8 insanın öldürüldüğü 12 gün süren sokağa çıkma yasağı, devletin “gücünü” gösterdiği duvar yazılamaları, evleri, işyerleri kurşunlanan bölge halkı. Silvan’da yaşananlar ve geriye kalanlar...
Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde 12 gün süren sokağa çıkma yasağının ardından geriye yıkılmış mahalleler, yazılamalarla dolu duvarlar, evleri, işyerleri yıkılmış, evlatları vurulmuş bir halk kaldı. Ancak görünen vahşet, yaşananları, sebepleri açıklamakta yetersiz kalıyor.

7 Haziran seçimleri sonrası AKP’nin “özel” olarak seçtiği anlaşılan ilçelerden biri olan Silvan’da 12 günlük sokağa çıkma yasağı süresince yaşamını yitirenlerin sayısı 7 olarak belirtiliyor.

SALDIRILAR...

Ancak mahallelerde hemen her bina kurşunlanmış durumda. Evler oturulamaz, işyerleri çalıştırılamaz halde. Bu da bir çatışmadan çok özel harekatçıların binaları taradığı, mahalleleri yaşam dışı hale getirmek için çabaladığı, insanları göçe zorladığı görüşünü güçlendiren nedenlerden biri.

Hendeklerin kazıldığı birçok sokak bulunuyor. Bölge halkına göre, çatışanlar “gerilla” değil, mahallesini, yurdunu koruyan halk. Tanklarla, tüfeklerle mahalleleri tarumar eden özel harekat ekiplerine karşı “saldırı” değil, “savunma” yapıldığı aktarılıyor.



ÖLÜMLER...

Yaşamını yitirenler bölge halkının en büyük acısı. Kahve önünde tarananlar, evlerinin önünde kurşunlananlar, yolda yürürken vurulanlar, HDP’li vekilleri korumak isterken öldürülenler...

HDP’li vekillerin yürüyüşüne açılan ateşte kendini siper ettiği belirtilen iki kuzen... Süleyman Güleç ve Yakup Sinbah... Taziye evlerini ziyaret ettik.

Amcaları İsmail Güleç, şu tepkiyi verdi:

“Kendilerini vekillere siper etmişler. Askerler vurduktan sonra alıp götürmüş. Biz ancak akşam haberdar olabildik. Ertesi gün de öğlen cenazeleri alabildik. Burada 70 yaşındaki insanı bile öldürüyorlar. Tankla, topla, tüfekle saldırı ancak devletlere karşı yapılır halka değil. Günlerce susuz, elektriksiz kaldık, trafoları imha ettiler, evlatlarımızı vurdular. Bu vahşet son bulsun artık. Hendek kazdılar diye insan mı bombalanır? Devletin görevi rastgele halka ateş açmak değildir. Biz bu sürecin takipçisi olacağız. Aileler bir araya gelip peşlerini bırakmayacağız.”

'90’LARDA BİLE YAŞAMA UMUDUMUZ VARDI’


Silvan’da öldürülen bir diğer isim de Serhat Bilen. 21 yaşında açık öğretim öğrencisi olan Bilen, çalıştığı kahvehaneye gitmek için sabah evinden çıktı, akşam saatlerinde sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi üzerine evine dönerken vuruldu. Aile, oğlunun cenazesine otopsisi tamamlandıktan sonra ulaşabildi. Silvan’a cenazeyi getirmelerine izin verilmediği için Çardak köyüne defnedildi.



Bağlar Mahallesi’nde yaşayan Serhat Bilen’in ailesine ziyarette bulunduk.

Babası Vedat Bilen, bir işçi. İki kızı olduğunu, bir oğlunun da İstanbul’da tekstilde çalıştığını söylüyor. Yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

“Hepimizi terörist görüyorlar, biz kardeşçe, insanca yaşamak istiyoruz. Halkları birbirine düşman etmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Eskiden hepsi cemaatin adamıydı şimdi Erdoğan’ın adamı olmuşlar. Biz gençlerimiz saldırmasın diye askerlere siper olalım, onlar bizi öldürsün. Bizi ölüme mahkum ettiler. 90’larda yine bir yaşama umudumuz vardı, şimdi hiç kalmadı.”

Süleyman’ın beslediği kuşları gösteriyor bize ailesi. “Hayvanları, insanları severdi oğlum” diyor annesi. Kız kardeşi de, “Kardeşim barış için kendini vekillere siper etti, herkes severdi onu. Kürt olduğumuz için saldırıyorlar, 10 günlük çocuk bile terörist onlar için” ifadelerini kullanıyor.



Taziye evinde kadınlarla konuşuyoruz, tepkileri şu şekilde:  

“Burası benim toprağım. Ben nereye gideyim? Hani Kürt’le Türk kardeşti? Kürt, üvey kardeş muamelesi görüyor.”

“Jandarma özel harekatçılar, kapı önüne çıkan çocuklarımıza gidip ‘Temizledik teröristleri’ dedi.”

“Erdoğan mafya babası olmuş, Kürt’leri öldürtüyor.”

“Allah’u ekber, yaşasın IŞİD sloganları duyduk.”

“Buraya fabrika değil kalekol, işkencehaneler kuruluyor.”

"Yaşamak için ölüyoruz."


HALASIYLA VURULDU

Silvan’da vurularak öldürülen bir isim de 24 yaşındaki Engin Gezici. Ailenin geçimini üstlenen ve 7 ay boyunca Muş’ta çobanlık yapan Gezici, 1 Kasım seçimlerinde oy kullanmak için Silvan’a geri döndü.



Halasını ziyaret sonrası evden ayrılırken kapının önünde kurşunların hedefi oldu. Onu korumak isteyen 64 yaşındaki halası İsmet Gezici de öldürüldü. Geride, derme çatma bir evde, annesi, babası, eşi ve üç çocuğu kaldı.
Eşi, yaşlı gözlerle o anı şöyle anlattı:

Sebepsiz yere vurdular eşimi. Halasının evinden çıkarken kapının önünde aniden vurdular. Karanlıktı, kimseyi göremedik. Halası da onu kurtarmak isterken vuruldu. O esnada eşimin arkadaşları beni tuttu. Cenazesini almaya çalıştılar. Kaç gündür kendimde değilim. Eşim, 14 nüfusa birden bakıyordu. Ne yapacağız bundan sonra bilmiyorum.”

‘AİLEMİN KATİLLERİNİ BULACAĞIM’


Babası, duygularını şöyle paylaştı:

“Ev yok, arazi yok, çobanım ben de. Artık yaşlandım. Oğlumu, ablamı kaybettim. Bir kurşunla göğsünden vurulmuş oğlum. Bu adaletsizliktir. Ne istediler bizden? Kimseye zararımız yoktu. Hep yoksulu eziyorlar, artık yeter. Ailemin katillerini bulacağım, sonuna kadar mücadele edeceğim.”



KİM BU ESEDULLAH?

Silvan’ın yıkılan mahallelerinde görülen duvar yazıları Silvan’da en çok konuşulan başlıklardan biri. Esedullah, PÖH, JÖH imzalı, devletin “gücünü” hatırlatan yazılamalar mevcut. PÖH’ün “Polis Özel Harekat”, JÖH’ün “Jandarma Özel Harekat” olduğu aktarılsa da hemen herkes “Kim bu Esedullah” sorusunun peşinde.

Kimi, kontrgerilla, kimi Hizbullah, kimi eski özel harekatçılar olduğu görüşünü paylaşıyor. Ancak net bir cevap bulunmuş değil. Yalnızca mahallelerde sakallı adamların cirit attığı, gerici bir örgütlenmenin Silvan’da yaratılmaya çalışıldığı görüşü en çok dillendirilenler arasında yer alıyor.



BELİRSİZLİK HAKİM

Silvan’la devam eden süreçte yalnızca “Esedullah” değil birçok belirsizlik hakim görünüyor. Çatışmaların neden yaşandığı sorusuna, AKP’nin savaş politikası, PKK’nin ateşkesi sonlandırması, savunma pozisyonu gibi birçok gerekçe gösterilse de yanıtlar, yaşananların yanında yetersiz kalıyor.

Saldırıların “yeniden müzakere” halinde duracağı yönünde iyimser bir görüş bulunmuyor, bu yalnızca bir temenni olarak kalıyor. Kimin kiminle, nasıl barışacağı sorusu da bir muamma olarak varlığını koruyor. Şimdilik, savaşın süreceği ve süreç içerisinde yanıtların şekilleneceği görülüyor.

Kaynak: Selin Asker | haber.sol.org.tr

    :

    :

    :

    :

    "Silvan: Yaşamak için ölüyoruz" hakkında Tweetler

    DİĞER GÜNDEM HABERLERİ

    KARŞI VİDEO
    https://twitter.com/KarsiGazete