Cihatçılar Türkiye’yi vurabilir

Antep, Konya gibi IŞİD’in paravan kurumlarla kendisini saklayarak faaliyette bulunduğu, güçlü olduğu illerde eylemler gerçekleşebilir.
Muktedirin tek adamlığının önüne set çeken 7 Haziran seçimlerinin sonuçları etkisini en çok dış politikada, özellikle Suriye çerçevesinde kendisini gösterecek. 8 Haziran sabahından başlayan yeni sürecin Recep Tayyip Erdoğan ile ortaklarını Lahey’de yargılanmaya götüreceğini de şimdiden kaydetmek gerek. Bu konuda gelecek olan bir “talebin” Türkiye’deki devlet mekanizmasının isteğine bağlı olmayacağını, uluslararası aktörlerin bu konuda karar almasıyla bunun gerçeğe dönüşeceği malum.

AKP’nin tek başına iktidar olamayışı, dolayısıyla kendisinin de içinde bulunduğu bir koalisyonu zorunlu kılıyor. Bu koalisyonu oluşturan kanatların, Türkiye’nin içine sürüklendiği dış politika rezaleti için “düzeltici” adımlar atması bir zorunluluk olarak duruyor. Bunun için başlangıç noktası “sıfır sorun” politikası altında Ortadoğu’ya yönelik komplocu, mezhepci politikanın değişmesi olacak.

TÜRKİYE HEDEF ÜLKE

Ancak bu durumda Türkiye’yi bekleyen, çok, hem de çok ciddi sorunlar var. Bunların en başta geleni, AKP iktidarının komşu bir ülkeye, o ülkenin “egemenlik hakkını” hiçe sayarak soktuğu cihatçı radikal unsurların göstereceği tepki. Türkiye, Suriye politikasında değişikliğe gittiği an cihatçı radikal grupların eylem alanına dönüşecek. Bunun “uyaranı” sayılacak kimi etkinlikler olmuştu.

PYD lideri Salih Müslim’in, Türkiyeli yetkililerle görüşmeler yapmak üzere Türkiye’ye geldiği sıralarda, PYD ile Rajova’da çatışan El Nusra örgütü, Somali’de Türkiye Büyükelçiliği’ne saldırmış, bir Türk emniyet görevlisini öldürmüştü. Söz konusu saldırı, Türkiye’nin “dost güçlerden” saydığı örgütün, çatıştığı güç olan PYD ile Türkiye arasında yapılan görüşmelere tepkisi olarak yorumlanmıştı.

ÖNLEMLER ALINMAK ZORUNDA KALINACAK

Suriye’ye ilişkin politika değişikliğinin olmazsa olmazı, ortak sınırın korunması, radikal İslamcıların geçişine kapanması. AKP’nin de içinde yer alacağı koalisyon bunu yapmakla işe başlayacak. Bunun dışında hiçbir adım Suriye politikasının değiştiği anlamına gelmeyecek. Yeni hükümet Suriye’ye olan karşıtlığını, diğer Suriye karşıtı ülkeler gibi “normal sınırlara” çekmek zorunda. Resmi olarak Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) desteklenmeye devam edecek, bunun dışındaki cihatçı örgütlere ABD ile Batı ülkelerince alınması istenen önlemler alınmak durumunda kalınacak.

Tehlike de kendisini burada gösteriyor zaten. Türkiye sınırından başlayarak Suriye içlerine kadar geniş bir alan Irak-Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) kontrolünde. Türkiye’nin IŞİD’i durdurması mümkün değil. Böyle bir girişim, Türkiye’de bir hayli çok olan IŞİD militanlarının eyleme geçmesi anlamına gelecek. Özellikle Gaziantep, Konya gibi IŞİD’in paravan kurumlarla kendisini saklayarak faaliyette bulunduğu, güçlü olduğu illerde eylemler gerçekleşebilir. Bu eylemlerin öncelikle yerel yöneticilere yönelmesi sürpriz olmaz. ABD ile müttefiklerinin IŞİD’e karşı El Nusra’ya destek anlamına gelecek hava saldırıları da, El Nusra’yı Türkiye karşısında güçlendiren bir etken. IŞİD’e karşı ABD tarafından kullanılan, desteklenen El Nusra’ya Türkiye ne kadar tavır alabilir?

OBAMA'NIN ELEŞTİRİLERİ

ABD Başkanı Barack Obama’nın G-7 toplantısının ardından yaptığı açıklamada “binlerce yabancı”nın Türkiye sınırından Suriye ile Irak’a geçtiğini belirterek, “Türkiye bunun için gerekli önlemi almadı” yollu eleştirisi yeni hükümeti bu konuda adımlar atmaya yöneltecek. Bu da Türkiye’nin söz konusu “yabancı güçler” tarafından hedef alınması için gerekçelerden biri olacak. Bunun yolu da IŞİD’e karşı savaşta Türkiye’nin tüm gücüyle ABD’nin yanında olması demek. Cihatçıların bunu “ABD karşıtı savaşta, işbirlikçi Türkiye’ye cihat”a dönüştüreceğini söylemeye gerek yok.

Suriye’ye komşu kentlerin bu ülkeyle var olan ancak Suriye’yle yaşanan kriz nedeniyle kesintiye uğrayan ticaretlerinin başlaması için yapılan baskıların ticareti normalleştirmesi de zor olacak. Çünkü, sınırın Suriye tarafında denetim cihatçı grupların elinde. Bu durum Cihatçıların Türkiye’ye karşı tutumlarını güçlendiren bir etken olmaya devam edecek.

MISIR'LA İLİŞKİLER DÜZELİRSE

Mısır’la bozulan siyasi ilişkilerin, ekonomiye de zarar verdiği biliniyor. Mısır’ın bu ilişkiden daha çok zarar gördüğü yandaşların iddiası. Türkiye de ciddi zararlara uğradı. Türkiye sermayesinin Mısır’la ilişkilerin iyileştirilmesi talebini hayata geçirecek olan yeni Türkiye hükümeti, gerici eski Devlet Başkanı Muhammed Mursi destekçisi cihatçıların elbette tepkisini çekecek. Türkiye “İhvan”ı, ne kadar ılımlı olduğu söylenirse söylensin, bu politikaya karşıtlığını yine kanlı bir yolla gösterebilir.

AKP iktidarında, başta Suriye olmak üzere Ortadoğu politikasında geri dönüş isteyenlerin varlığı biliniyor. Erdoğan değilse de hükümetin de bu politikaya yakın olduğu ancak, çihatçıların yaratacağı sorun nedeniyle bu dönüşün mümkün olmadığı da sır değil.

Yemen’de, Yemen hükümetinin bile “teröristlere silah yardımı” yaptığı gerekçesiyle eleştirdiği Türkiye’nin, adı geçen ülkedeki gruplarla ilişkilerin kesilmesi de sorunun çok boyutlu bir güvenlik sorununa dönüşebileceğinin işareti.
Erdoğan’ın mezhepçi, ‘terör’ destekçisi politikasının bedellerini çok ağır ödeyeceği bir sürece giriyor Türkiye. Çıkması çok ama çok zor olacak gibi de görünüyor.

Kaynak: Birgün / Mustafa K. Erdemol

    :

    :

    :

    :

    "Cihatçılar Türkiye’yi vurabilir" hakkında Tweetler

    DİĞER DÜNYA HABERLERİ

    KARŞI VİDEO
    https://twitter.com/KarsiGazete