Devlet Bahçeli sıkıyönetim istedi!

MHP lideri Devlet Bahçeli peşpeşe gelen şehit haberleri üzerine açıklamada bulundu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “24 saatlik süreyle oluşturulan özel güvenlik bölgesi ilan edilmesi gibi uyduruk ve pansuman yöntemlerden cayılarak; Doğu ve Güneydoğu’da can ve mal güvenliği sağlanana, iç huzur ve asayiş temin edilene kadar Anayasal bir çare olan sıkıyönetim uygulaması hemen devreye sokulmalıdır” dedi.

Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, “Türkiye Cumhuriyeti’nin sırat köprüsünde, Türk milletinin çok yoğun saldırı ve suikast altında” olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“Bugünkü kayıplarımızla beraber, 20 Temmuz’dan bu tarafa 69’u asker, 48’i polis ve birisi de korucu olmak üzere 118 vatan evladı şehit düşmüştür. Bu korkunç ve felaketle bile izah edilemeyecek bir hezimettir. Dağlıca’da verdiğimiz 16 şehidimizin hemen ardından Iğdır’da 14, Tunceli’de bir polisimizin acı verici şehadeti milletimizi yeniden kedere boğmuştur. Ülkemiz ilan edilmemiş yas ve matemi yaşamaktadır. Bu menfur saldırılardan sonra öncelikli beklentimiz, teröristler ile işbirlikçilerinin bir an önce ele geçirilmesi ve muhtemel yeni terör saldırılarını önlemek için gerekli tedbirlerin devlet tarafından acilen alınmasıdır. Gerek duyulması halinde, yapılacak sıcak takibin sınır ötesini de kapsayacak şekilde ve izin almaksızın icra edilmesi artık meşru hale gelmiş bulunmaktadır. Hiçbir ortaklık veya işbirliğinin mazereti bir tek vatan evladının hayatından daha kıymetli sayılamayacaktır.”

-“AKP, YALNIZCA TERÖR EYLEMLERİNİN DEĞİL, SİYASALLAŞMA ÇABALARININ DA AZMETTİRİCİSİ”-

Türk milletinin “bölücülük ve terörle mücadelede” etkin, kararlı ve kalıcı bir icraat beklediğini kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti:

“Bugüne kadar yaptığı yanlışlarla bölücü heveslerin cesaret ve ilham kaynağı olan AKP, yalnızca terör eylemlerinin değil, siyasallaşma çabalarının da birinci dereceden azmettiricisidir. Çözüm süreciyle PKK’nın silahlanmasına göz yuman, Kandil’in sivrilmesine çanak tutan, İmralı canisinin öne çıkmasına hizmet eden hıyanet kadroları akan her şehit kanının vebalini taşımaktadır. Sarayın izbeliklerinde kaos planları yapan şahıs, dizginlenemeyen iktidar arzuları uğruna Türkiye’yi enkaz ve viraneye çevirmektedir. Konya’da gülüp Van’da sahte gözyaşları döken Davutoğlu, pısırıklığının ve korkaklığının hem diyetini ödemekte, hem de millete ödetmektedir. 400 milletvekili almak için vatanı kundaklayan, milli kimliği kurcalayan işbirlikçilere 1 Kasım’da aziz Türk milleti demokratik cezayı kesecektir. Bu artık ikamesi ve tehiri imkansız bir sondur. Mühürlü kalpler, icazetli vicdanlar görmek istemese de, AKP-PKK dayanışma ve ittifakıyla gelinen bugünkü zillet dolu günler her tehdide açıktır.”

-“ETNİK KAVGA VE KARIŞIKLIĞININ ÖNÜ AÇILMAMALI”-

Türkiye’nin, “iç savaşın puslu ve uçurumlarla çevrili kıyısında” olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları ekledi:

“Her ne olursa olsun, ucu nereye ve kime dayanırsa dayansın süreç ihanetinin hesabını AKP kadroları vermelidir. Ülkemiz çok yüksek ve eşi benzeri nadiren görülmüş bir hıyanet çemberinin ortasındadır. Şu bir gerçektir ki, bölgesel gelişmeler kapsamında görevini hakkıyla yapması gereken istihbarat mekanizması sahadan topladığı bilgi ve bulguları tam ve zamanında güvenlik unsurlarına ulaştırmakla mesuldür. Tersi durumda atıl halde kalan istihbarat Türkiye’nin kuyusunu kazanların ekmeğine yağ sürecektir. 24 saatlik süreyle oluşturulan özel güvenlik bölgesi ilan edilmesi gibi uyduruk ve pansuman yöntemlerden cayılarak; Doğu ve Güneydoğu’da can ve mal güvenliği sağlanana, iç huzur ve asayiş temin edilene kadar Anayasal bir çare olan sıkıyönetim uygulaması hemen devreye sokulmalıdır. Türk milleti teröre haklı olarak tepki göstermektedir. Bayraklar evlere asılırken, milli ve demokratik itirazlar yurdumuzun her köşesinde beklendiği üzere yeşermekte, mesafe almaktadır. Bunlar oluyorken, etnik kavga ve karışıklığının önü de açılmamalıdır. Taşkınlıktan ve ölçüyü kaçıran heyecan selinden uzak durmak, sağduyulu ve soğukkanlı hareket etmek herkesin en temel tarzı olmalıdır. Önemle dikkat lazımdır ki, bir kıvılcım Türkiye’nin yanmasına, iç kargaşaya çakılmasına yetecektir. Türk-Kürt düşmanlığı için provokasyon yapan, fırsat kollayan, ortam yoklayan mihrakların kurguladıkları oyunlara düşmemek, yazdıkları senaryolara alet olmamak asıldır. Bu hususta milliyetçi-ülkücü hareket titizlikle davranacak, karanlık mahfiller tarafından organize edilen anonim kalabalıkların dümen suyuna girmeyecektir. Masum ve son derece makul şekilde gerçekleşen teröre lanet yürüyüşlerinin demokratik sınırlarda kalması da elzemdir. Eğer ülkemize yönelen hain ve hasmane saldırıların önü alınamaz, Erdoğan’ın komplo ve tuzakları ısrarla devam ederse, benzerlerine birçok ülkede rastlanan tarihi nitelikli büyük saray yürüyüşünün icrası da kaçınılmaz olabilecektir. Bu yakın tehlikeye herkes samimiyetle ve özenle dikkat etmelidir.

Şayet terörle mücadelede milliyetçi bir ruh ve şuur vasat bulmazsa, kapatılması mümkün olmayan derin yaraların açılacağı, milli birlik ve bütünlüğümüzün zedeleneceği, kardeş kavgasının zemin bulacağı çok sancılı yeni bir süreç önümüzdedir. Yıllarca etnik bölücülüğe cesaret veren ve güvenlik güçlerimizin terörle mücadelesini zaafa uğratan Erdoğan ve Davutoğlu bugünkü kanlı tablonun baş mimarlarıdır. Milli güvenliğin sağlanmasının sorumluluğunu üstlenen Başbakan’ın Anayasal görev ve sorumluluklarını yerine getirmede acze düşmesi, üzerinde ayrıca durulması gereken bir Anayasa suçudur. Terörle etkili bir şekilde mücadele gereklerinin yerine getirilmemesi, tarihin ve Türk milletinin affetmeyeceği bir gaflet, dalalet ve ihanet olacaktır. Başbakan’ın ve peşi sıra Erdoğan’ın başkanlığında, üstelik katılmasının hangi amaca matuf olduğu müphem olan TBMM Başkanı’nın da bulunduğu güvenlik zirvelerinin göz boyama amacına yönelik olduğu kesindir. Devlet kördüğüm, hükümet darmadağındır.” 
 




    :

    :

    :

    :

    "Devlet Bahçeli sıkıyönetim istedi!" hakkında Tweetler

    DİĞER POLİTİKA HABERLERİ

    KARŞI VİDEO
    https://twitter.com/KarsiGazete