Yazımıza başlarken,
adabına uygun kapanan ve toplumu
rahatsız etmeden giyinen hanımların
aşağıdaki cümleleri üzerlerine almamalarını
rica ediyorum.

Onlara boynum kıldan ince…
             ***
Daracık bir pantolon,
üstünde içi görülen bir gömlek…

Baş desen en pahalı örtüyle kaplı…
Onun da üstünde altıgen midir bilmem
ama böylelerinde moda sanırım;
hepsinde aynı gözlük.

Dikkatli bak sütyeni seçebiliyorsun.
Bazılarının meme ucu o biçim.
Biraz eğildiğinde tangası bile görülenler var.
Dudaklar ve gözler alabildiğine renkli.

Gökkuşağı gibi mübarek...

Her yerde rastlayabiliyorsunuz
bu porno yıldızlarından beter kadınlara.

Bazıları ince belli, kalın dudaklı.

Etrafa bir bakışları var,
nefsine yenilene yazık olur.

Ya cebinde hamam parası yoksa?

Dedim ya kimse kusura bakmasın
yazmak zorundayım. Derdim insanların
kıyafetleri değil, derdim riyakarlık.
             ***
Bunlar var ya bunlar,
tüm inanç gölünü kirletiyorlar…
             ***
Geçmişte sizler için sözde bazı insan
kılıklı yaratıklarla mücadele edenler,
Siz porno yıldızları gibi dolaşanız diye mi
bedeller ödedi?

Baştan ağır konuşacağımı söylemiştim.

Bir de başı açıklara laf ederler…

Lüks kafelerde buluşurlar;
“Cehennemlik karıyı görüyor musun?
Bizim gibi kapansalar ya! Bunların kocaları hiç mi
seslerini çıkarmıyor? Yazık acıyorum valla kız”

Yemin ediyorum sizler onların
tırnağı olamazsınız.

Lideriniz hani bir yerlere sataşıyor ya sürekli,
bir onların kadınlarının kapanışlarına
bakın bir de kendinize…

Yerim lan sizin kapalı olmanızı…

Öbür konuya girmeden şu Hadisi Şerif’i
onlara hatırlatmakta fayda var sanırım.
“Cehennem ehlinden iki sınıf insan vardır ki,
ben onların benzerini görmedim. Bir topluluk ki,
yanlarında sığır kuyruklarına benzer bir takım
kamçılar var. Bunlarla insanlara vurmaktadırlar.
bir de giyinik olduğu halde çıplak, meyleden
erkekleri kendilerine meylettiren, başları
Horasan develerinin hörgücüne benzer kadınlardır.
Bunlar cennete giremezler. Kokusunu dahi
duyamazlar. Kuşkusuz onun kokusu şu kadar
mesafeden alınır.”
             ***
Geçelim bir diğer konuya…
 
Malum ramazandayız.
Yine aklı evvellerin medyatik hocalara
sorularına şahit oluyoruz.

O soruları yazmama gerek yok
sizler iyi biliyorsunuz.

O aklı evvellere birkaç soru hazırladım.
Okusunlar sorsunlar…
             ***
Hocam oruçluyum.
Havaya tükürsem sonra o tükürüğü
ağzımla yakalasam orucum bozulur mu?

Hocam denizin dibine masa kursam…
Bir güzel yemek yesem. Deniz altında
olduğum için oruç bozulmaz değil mi?

Hocam geçen gün televizyonda yemek
programı izledim. İftar için hazırlık
yapıyorlardı. Güzel bir yemek pişirmişlerdi.
Televizyona elimi uzattım sonra ağzıma
sürdüm. Sizce orucuma zarar vermiş miyimdir?

Hocam camiye girerken ayağım basamağa
takıldı düştüm. Yuvarlanarak hocanın
arkasına vardım. Kıldığım namaz kabul
olmuş mudur?

Hocam maddi durumum çok kötü.
Kurban kesemeyeceğim. Üzüntümü size
anlatamam. Her gece vicdan azabı çekiyorum.
Bir serçe yakalasam, bıçakla tekbir getirerek
boğazını kessem kurban kesmiş sayılır mıyım?
             ***
Ulan Yüce Dinimizi
ne hale getirdiniz be!
             ***
Son cümleler, toparlıyorum…

Bazı aklı evveller;
‘sen dinini çok mu iyi yaşıyorsun?’
diyebilir.

Şimdiden cevap vereyim;
Elbette eksiklerim çok. Elbette sizlerin
hesabını ben sormayacağım.

Çok şükür hak yemiyorum.
Allah korusun, ‘Ben iyi bir Müslümanım’
reklamı yapmıyorum.

En azından çevreye rahatsızlık
vermiyorum…

Ve bir de, bütün bunları başımıza
kim açtı çok iyi biliyorum…