En Kötü Film'e en güçlü aday: K.O.Z

Gezi direnişine ve 17-25 Aralık operasyonlarına AKP gözünden bakan Celal Çimen'in yönettiği 'Kod Adı: K.O.Z, film eleştirimenleri ve izleyiciler tarafından sert eleştirilerin odağında...
HÜKÜMETİN GÖZÜNDEN YAKIN GEÇMİŞE BAKIYOR

Film, yargı ve polis teşkilatlarındaki yapılanmaları, MİT’ten basına yansıyanları, istihbarat şefinin ifade vermek için çağrılmasını, Gezi olaylarını, 17 ve 25 Aralık operasyonlarının hedeflerini; yani kısacası Türk siyasi tarihinin yakın geçmişte yaşadığı ve halen içinde bulunduğu siyasal ve toplumsal süreçleri işliyor. Ülkenin yakın tarihinde yaşanan olaylara, henüz dumanı üzerindeyken yaklaşıyor

AKP TEŞKİLATLARI SALONLARI KAPATTI

Sinema sektörünün önemli sitelerinden beyazperde.com'da K.O.Z filminin aldığı puan 5 üzerinden sadece 1.1'de kaldı. Diğer yandan her filmin bir sayfaya sahip olduğu, uluslararası film arşivi hüviyeti kazanmış olan İnternet Film Veri Tabanı (IMDb) web sitesine bakıldığında ise filme ait bir sayfa bile oluşturulmadığı görülüyor.

Siyasi Parti propagandasından öteye gidemediği için sert eleştirilere maruz kalan filmde emeği geçenler AKP teşkilatlarının sinema salonları kapattığı haberi ile ne kadar motive oluyorlardır bilinmez.

Cuma günü 850 salonda gösterime gireceği ve ‘Recep İvedik’in rekorunu kırma iddiasındaki filmi sinema yazarları hiç beğenmedi.

İşte yorumlar…

İYİ FİLMLERİ HÂLÂ SOLCULAR ÇEKİYOR!

UĞUR VARDAN (Hürriyet)

10 yıl beraber yürüdüğü, her türlü operasyona ve davaya birlikte imza attığı bir hareketin ne kadar tehlikeli olduğunu ancak fark edebilen bir hükümetin verdiği mücadelenin filmi de ancak bu kadar inandırıcı olabilirdi.

Öte yandan 'Kod Adı: KOZ'un şöyle 'tarihi' bir misyonu var; film bir an önce yurt dışında da vizyona girmeli ve tüm 'Dış mihraklar'a (özellikle de İngilizlere) bu kadar güçlü bir siyasi oluşumu yıkmanın zorlukları gösterilmelidir. 'Kod Adı: KOZ' sanırım tarihe Fethullah Gülen'i tüm kötülüklerin kaynağı olarak gösteren filmlerin en ajitatifi olarak geçecektir. Bu açıdan 'Hoca'nın kızgınlıktan tespihini parçaladığı sahne de filmin şahikasıydı. 

Öte yandan ideolojik bir kıyas düzlemi açısından bakarsak 'Cemaatçi kesim'in sinemadaki son örneği 'Birleşen Gönüller'di, peşi sıra vizyona giren 'Kod Adı: KOZ'u izledikten sonra şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Sanatsal açıdan 'Paralel sinema' 1-0 önde. Ama daha genel bir çerçevede bakarsak bu topraklarda hâlâ iyi filmleri 'Solcular çekiyor...

BU KADAR UCUZUNU GÖRMEDİMVECDİ SAYAR

III. Reich’ın da resmi sinemacıları vardı, ama bu kadar ucuzunu görmedim. Ucuz dediysem yanlış anlaşılmasın; hiçbir fedakarlıktan kaçınılmamış. Ne de olsa, Büyük Reis ve fidanı ilk kez beyazperdede… Herkesin bir kod adı var filmde. ABD’ninki de ‘Büyük Britanya’. Tabi, ikisi de alınabilir buna, ama cevabımız filmin başında yazıyor nasılsa: “Filmde gördüğünüz hiçbir şey gerçek değildir”. Bu masala inanan çıkar mı derseniz, ısmarlama filmin ısmarlama seyircileri de olacaktır elbet.

SİNEMASAL YANI VASAT AJİTASYONU YÜKSEK
CUMHUR CANBAZOĞLU (sinemamuzik.com)


'Paralel Yapı'yı başrole koyup bu kadrolaşmanın deşifreye çalışıldığı, 'Gezi Direnişi'nden siyasal ve ekonomik şantajlara dek Türkiye 'yi sarsmış bir dolu gelişmenin, dinsel sömürünün, vatan hainliğinin aynı gruba ihale edildiği, sinemasal yanı vasat, ajitasyonu yüksek bir film bekliyor seyirciyi.

Bu yapının panzehiri olarak, Recep Tayyip Erdoğan duruşuyla, üstün vatan sevgisinin ön plana çıkarıldığı filmin Kurtlar Vadisi'ni anımsatan hamasi dili büyük gişe başarısını garanti ediyor gibi. Kendilerine gerçeği 'kısa süre'de gösterdiği için Erdoğan'ın Allah'a şükrettiği bölüm ise filmin kilit sahnesi.

BETERİN BETERİ VARDIR DERLER YA
MURAT ÖZER (arkapencere.com):


Kötü propaganda filmi yapılmasında bir yanlışlık yok, yapılabilir tabii ama 'paralel yapı'nın inine gireceğim derken, Gezi Parkı Direnişi'ni de çuvalın içine koyup itibarsızlaştırmaya çalışmak da neyin nesi! Ayrıca, böylesi 

'angaje' bir projeden sinema adına büyük beklentilerimiz yoktu, ama asgari bir sinema duygusu beklemek de hakkımızdı. Filmdeki Başbakan karakteri de epeyce yumuşatılmış sanki, örnek alınan Recep Tayyip Erdoğan 'la uzaktan yakından ilgisi yok gibi.

Propaganda filmlerinin 'idealize' etme eğiliminin bir yansıması bu da, şaşılacak bir durum değil yani. Sinemacılar, Leni Riefenstahl'dan bu yana aynı yaklaşımı benimsiyorlar, ki o hiç olmazsa sinemasıyla 'idealler'e zemin hazırlayabiliyordu! Beterin beteri vardır derler ya, bundan kötüsü, finalinden anladığımız kadarıyla "Kod Adı: K.O.Z."un devamının gelebileceği...

    :

    :

    :

    :

    "En Kötü Film'e en güçlü aday: K.O.Z" hakkında Tweetler

    DİĞER KÜLTÜR & SANAT HABERLERİ