IŞİD'den çocuk kaçırma hikayesi...

2 Mart 2015 - 18:14
Bu yazılanları okuyan kaç kişi burada anlatılanlara cesaret edebilir?

Eğer buna cesaret denirse tabii...

Ocak ayının ortalarıydı, ortak  bir tanıdık aracılığıyla bana ulaştılar...

Muş'tan kalkıp, Meclis'e gelmiş, birbirinden habersiz dertlerine derman arayan iki eski tanıdık Meclis koridorunda karşılaştığında başlıyor bu hikaye... Daha doğrusu hikayenin benimle ilgili olan bölümü...

Biri, diğerine; "gazeteci bir ablam var, belki onun bir yardımı dokunur, sizin anlattıklarınız haber olsa dikkat çeker, belki yardım eden bulunur' diyerek bana gönderdi Ali Abakay’ı...

Ali Abakay iki ve dört yaşındaki torunlarını IŞİD'in elinden kurtarmak isteyen bir dede... Çocukların babası da oradaydı ama emniyet mensubu olduğu için o uzaktan takip etti her şeyi...

Çünkü malum, devlet memuru...

Dede, amca,baba, babanın kuzeni hepsi toplanmış, Ankara'da çare arıyorlar...

Emniyet mensubu olan babanın eşi ( yani anne) iki çocuğunu, 2 yaşındaki Abdullah Eren ile 4 yaşındaki Ecrin'i alıp, kendi isteğiyle IŞİD'e gitmiş... 25 yaşında gencecik bir kadın... 

Hikayeyi baştan sona dinledim... Sonra "şimdi haber yapmayalım" dedim. 

Emniyet'ten, MİT'ten yardım istemişlerdi; kadını bulmak, en azından çocukları kurtarmak istiyorlardı... Dikkat çekip, başlarını belaya sokmak istemedim... 

Aynı zamanda bir anneyim; iki ve dört yaşındaki küçücük iki çocuğunu alıp, terörün kol gezdiği bir karanlık bir coğrafyaya genç bir kadın nasıl gidebilir, anlamak istedim...  

Acılı ailenin anlattıklarını tek tek not aldım...

Adını vermeyelim, IŞİD'e katılan anne, 4 Ocak'ta evini terk ediyor... Ama öncesinde bunu yapacağına dair ipuçlarını göstermiş...

Göstermiş de, kocası tahmin edememiş haliyle...

Muş'ta yaşıyorlar... Dini bütün denilen bir aile. Erkek polis memuru. Kadın dışardan ilköğretimi bitirmiş, ev kadını. Önce Türkiye'deki müslümanlığı eleştirmeye başlaması dikkat çekmiş... 

Bir süredir Türkiye'de gerçek müslümanlığın yaşanmadığını, gerçek müslümanların sadece esnaflık yapabileceğini, devletten maaş almaması gerektiğini filan söyleyip, polis memuru olan eşinden işini bırakmasını istiyormuş. 

Hatta kaçmadan önceki son iki ay, davranışları iyice garipleşmiş

"Türkiye Müslüman ülkesi değil, kafir ülkesi, sen de Müslüman değilsin"

Tevhid'e inanmak istiyorsan bazı kesin kurallar var, onlara uymalısın" diyormuş... Ailenin anlattığına göre devletten kesinlikle maaş alınmaması gerektiğine inanıyor, ayrıca oy vermeye, seçimlere karşı çıkıyormuş.

Bir süre sonra bu nedenlerle nikahlarının da geçersiz olduğuna inanmaya başlamış.

Çünkü etkisine girdiği IŞİD anlayışına göre devletten maaş alan bir memurun kıydığı nikah, hatta devletten maaş alan bir imamın kıydığı dini nikah bile geçersizmiş... "Eğer bu söylediklerimi yapar, işinden ayrılırsan Suriye'de yeniden imam nikahı kıyar, evleniriz" diyormuş eşine...

Giyimi de değişmiş...

Normal tesettürlü bir kadınken, sadece gözlerinin görüldüğü bir çarşaf alıp, onu giymeye başlamış... Sonradan anlıyorlar ki bu kıyafetleri kaçtığı Suriye'de giymek için almış aslında...

Kadının, Diyarbakır'da kız kardeşi var. Ona her planı adım adım anlattığını, kaçmasının ardından  öğreniyorlar... Onu da götürmek istemiş ama galiba cesaret edememiş kardeşi... 

Kaçma ve tabii ki çocukları da babasından kaçırma olayından sonra ifadesi alınan kız kardeş "Bacı ablalar var, Rakka'da savaş yok... Gideriz, olmadı bir ay kalıp döneriz" dediğini anlatmış ablasının.

Bu arada kadınla, IŞİD militanlarının ya da IŞİD'e eleman sağlayanlar diyelim, Facebook yoluyla iletişim kurduğunu da anlattılar... Kaçmadan 3-4 gün önce, evdeki tablet bilgisayara bir mesaj gelmiş, Arapça isim kullanan kişi, Türkçe yazarak;

"Abla sen misin" demiş önce... Bu arada kadın uyuyormuş... Polis olan eşi okumuş mesajı.

Mesaj söyle devam etmiş...

"Abla korkma üzülme, orası güvenli bölge.. Rakka'ya seni görmeye geleceğim. Orası Müslüman ülke... Biz geleceğiz, görüşeceğiz. Türkiye kafir ülkesi, bir an önce gel" türünden mesajlar ve eşinin de "tamam salı günü geleceğim" cevabı verdiğini görmüş, 

Hatta o mesajda sınırdan geçmesi için  başka biriyle nikah kıyması gerektiği de yazıyormuş. Verilen cevap "tamam, evleneceğim". Evleneceği kişinin 27 yaşında, Ankaralı  ama İstanbul'da ikamet ettiğini de öğreniyorlar sonradan... Artık o hangi araştırmayla bulunuyor, bilmiyorum...

Mesajları okuyunca, gidip eşini uyandırmış; 

"Sen bunu nasıl yaparsın" demiş... Tartışmışlar... Ama yine de gideceğine, daha doğrusu gidebileceğine inanmamış... O sözü edilen salı günü de rastlantı eseri izinli olduğu için kaçma gerçekleşmemiş...

Aralık 29 ya da 30 anladığım kadarıyla bu olay yaşanıyor; kadın 4  Ocak'ta gerçekten dediğini yapıyor. 

Adamcağız eve geldiğinde çocuklar da karısı da yok... Sonra polis olduğu için muhtemelen kolayca cep telefonundan yer tespiti yapıyorlar, Gaziantep yolunda olduğu anlaşılıyor.   Otogardan kamera kayıtlarını inceliyorlar.  Otobüsü tespit ediyorlar. Antep Emniyeti'ne haber  veriliyor, otobüsten iner inmez "çocukları kaçırıyor" gerekçesi ile gözaltında alınacak fakat otogarda inmiyor otobüsten... 

Araştırıyorlar, Adıyaman'da bir tesiste inmiş... Kamera kayıtlarından görülüyor ki bir başka araca binmiş, yani her şeyden haberdar bir organizasyon eliyle, herkesi atlatıyorlar...

Telefon sinyalinden o gece Antep'te kaldığı, ertesi gün Suriye'nin Rakka şehrine geçtiği anlaşılıyor. 

Bu bölüme gelince, yüzlerinde bir hayret ifadesi ile "elini kolunu sallaya sallaya çocuklarla birlikte 8-10 kişilik bir kafile içinde sınırdan geçmiş" diyorlar.

Emniyet mensubu baba, gerekli her yere başvuru yapıyor. Ancak anlıyor ki sonuç almak zor. Ailenin aktardığına göre emniyet de 'aracılar' dedikleri bazı kişiler ile kadının olduğu bölgedeki IŞİD militanlarına haber yolluyor, gelen cevap ilginç...

"Biz buraya mücahit olarak gelen bir bacıyı, kendi istemedikten sonra iade etmeyiz" diyorlar... Aile, aracılarla tekrar mesaj gönderiyor... "O zaman sadece çocukları verin" diyor...

Kaçan kadının eşinin polis olması nedeniyle muhtemelen, başlarını ağrıtmak istemiyorlar IŞİD yöneticileri... "Biz evli olduğunu ve eşinin Emniyet'ten olduğunu bilmiyorduk...  O zaman kocası sınıra gelsin, can güvenliğini sağlayalım, oturup konuşsunlar. Karısını ikna ederse alsın gitsin" diyorlar... 

Gitmiyor tabii adam... Güvenilir mi?

Bu arada MİT ile görüşüyorlar... Anlıyorlar ki MİT, bölgeye hakim... Kadının nerde olduğunu filan da biliyor... Biliyor ama... O kadar...

İşte hikayenin tam bu noktasında CHP'li Atilla Kart'a ulaşıyorlar... 

Kart, özellikle Konya'dan IŞİD'e giden Türklerle ilgili çok bilgi sahibi... Yakından takip ediyor IŞİD'e katılımları... Konuşuyorlar...  Konya'da, benzer olaylar yaşayan bir aile ile buluşturuyor Kart onları... Ayrıca Başbakan Davutoğlu'na yardım için kişisel bir mektup gönderiyor... 

Hiç cevap gelmiyor o mektuba...  

Konuya dikkat çekmek için çok kısa ve kimsenin ismini vermediği bir yazılı açıklama da yapıyor, bunun üzerine IŞİD'den tehdit mesajları almaya başlıyor...

Yaklaşık   50 gün sonra  kolluk güçlerinin hiçbir fiili girişimi olmadan, sadece babanın ve Konyalı tanıdıkların araya girmesi ile kadın ve çocuklar Suriye’deki Bablemun Köyü'ne getiriliyor...

Bu arada kadın pişman, "beni kurtarın" diye telefonlar ediyor... Sorun yarattığı için 5 gün hücre hapsinde tutuluyor IŞİD tarafından... Neyse ki araya giren hatırlı kişiler sayesinde çabuk kurtuluyor hapisten... Belki de idam edilmekten...

Tamamen bölgedeki Oğuzeli – Üçkubbe Köyü halkının ( her etnik kökenden insan barındırıyor ve bölgedeki halkın akrabaları sınırın ötesinde yaşıyor)  ilgisi, duyarlılığı, karşılıksız yardımı   sonucunda; 24 Şubat gecesi anne de  2 çocuğu da kaçırılıyor IŞİD'in elinden...

Sonrası daha acı... 2 çocuk Jandarma tarafından babaya teslim ediliyor...

Anne ise Doğanpınar Jandarma Karakolu tarafından Mahkemeye sevkedilip, tutuklanıyor... Çocukları babadan kaçırdığı için diye düşünüyorum... Henüz onu tam öğrenemedim...

İşin ilginç yanı, kadını kandırıp IŞİD'e katılmaya götüren aracı da Aksaray'da yakalanıyor hemen ertesinde... İlginç olan tabii ki yakalanması değil, serbest bırakılması...

Sorgusunda her şeyi kabul ediyor, 'evet ben götürdüm, aracı oldum ama zorla değil ki, kendi istedi' diyor...

İşte burada bitiyor hikayenin benimle ilgili bölümü... 

Kadın hapiste, aracı olan adam serbest, küçücük çocuklar kimbilir ne travmalar yaşadı... Dağılmış bir aile... Tekrar birleşir mi, sanmıyorum...

Kadın, imam nikahıyla başkasıyla evlenip, gidiyor çünkü... Pişman olduğunu söylese de yaşadığımız ülke bu hikayelere nasıl 'son'lar yazar, biliyorum... Muhtemelen boşanacaklar, sonra ailesinin yanına gönderilecek eski eş tarafından...

Devamını öngörmek istemiyorum... 

Ders olsun, kayda geçsin diye yazdım...

Artık annesi IŞİD'e katılan küçük çocukların ülkesi oluyoruz...

    :

    :

    :

    :

    "IŞİD'den çocuk kaçırma hikayesi..." hakkında Tweetler
    YAZARIN DİĞER YAZILARI