"Son 6 aydır AK Parti'nin oyları büyük hızla eriyor"

MetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Özer Sencar, siyasette bugünkü duruma dair çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
MHP ve HDP'nin oylarını yükselttiğini belirten Sencar AKP'nin oy oranının ise mart ayı itibarıyla 41,8’e indiğini söyledi. Sencar, "Bu oran, Gezi olaylarının yaşandığı dönem de dahil şu ana kadar bulduğumuz en düşük nokta" dedi.

Cumhurbaşkanlığı seçiminden beri partilerin seçmen tabanında değişiklik oldu mu?

Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde ve sonrasında, Ağustos ve Eylül 2014’te kararsızlar ve cevapsızlar dağıtıldığında AKP’nin oyu yüzde 50 idi, 2011 seçimsonuçlarının aynısıydı. AKP’nin oylarında ekimden itibaren sürekli ve düzenli düşüş gözlemledik.

Oyları şubatta yüzde 43,1’e, martta 41,8’e indi. Uzun yıllardan sonra ilk defa AKP’nin oyunu yüzde 42’ye düşmüş olarak gördük. Çok ciddi bir ekonomik kriz, bir iç karışıklık olmamasına rağmen 8 puanlık düşüş yaşandı.

Bu genel oylar içinde yüzde 16’lık değişime tekabül eder. Gezi olaylarının yaşandığı dönem dahil şu ana kadar bulduğumuz en düşük, en dip nokta.

Düşüş durdu mu?

Durma noktasına geldiğini düşünmüyorum, düşmeye devam edeceği izlenimi ediniyorum.

Ekimden beri düşüş yaşanmasının sebebi nedir?

AKP’ye ekonomik nedenler ve istikrar gerekçesiyle oy veren ancak AKPçekirdek kadrosuyla ideolojik ilişkisi ve gönül bağı olmayan 10 puanlık bir kitle var.

Bunlar AKP’nin ekonomiyi daha iyi yönetebileceğini düşünen ve ülke bütünlüğü konusunda yüksek hassasiyetleri olan kitleydi. Şimdi, onlar siyasal ve ekonomik istikrarı dikkate almadan AKP’yi terk ediyor.

İstikrarsızlık korkusu ikinci plana itildi. Son yıllarda yaşanan siyasi gelişmeler ve iktidarın yönetim tarzı bu kitlenin büyük kısmı için kabul edilebilir olmaktan çıktı.

Son 7 ayda AKP’den kopan 8 puanlık kitlenin, yaklaşık 4,5-5 puanının  MHP’ye, 2 puanının HDP’ye, bir puanının SP ve BBP’ye gittiğini görüyoruz. AKP’den ayrılanlarda CHP’ye dikkate değer bir geçiş yok.

Büyük kısmının gittiği yer MHP olduğuna göre, onların çoğunun milliyetçi, muhafazakâr olduğunu ve Kürt olmadığını söyleyebiliriz. AKP, son yıllardaki söylemleri ve tavrıyla merkez parti kimliğini sağa kaydırdı.

Kürt kökenli seçmenlerin de ayrıldığına şahit oluyoruz. Mesela, Kürt olmayan seçmen kitlesinin HDP’ye yönelimine bakıldığında, bu insanların HDP’ye gitmeleri, AKP ve Erdoğan karşıtlığından kaynaklanıyor.

Giderek artan bir AKP ve Erdoğan karşıtlığı var. Bütün bunlar, “İstikrar nedeniyle AKP’de kalmalıyız” algısının kırılmaya başladığını gösteriyor.

2002’ en beri Erdoğan ve AKP karşıtlığı  söz konusu. Bugün farklı olan ne?

Cumhurbaşkanı olduktan sonra “Her şeye hâkim devlet başkanı olacağı” algısı Erdoğan’a ilgi ve AKP’ye oy kaybettirdi. İnsanlar yaşananlarla bunu görmeye ve kaygılanmaya başladı.

2002 ve 2007 seçimlerinde demokrat, özgürlüklerden yana bir Erdoğan vardı. Son yıllardaki söylemi, ortadaki seçmeni rahatsız etmeye başladı. Başkanlık sistemiyle ilgili kamuoyunu ikna edemediğini görüyoruz.

Ülkenin başkanlık sistemiyle yönetilmesini isteyenlerin oranı yüzde 32,1, parlamenter sistemi tercih edenlerin oranı yüzde 55,9. “Başkanlık sistemiyle ilgili aşağıdaki görüşlerden kendinize en yakın gördüğünüz 2 ifadeyi belirtiniz” dediğimizde, yüzde 59,1 “Otoriterliğe yol açar”, yüzde 41,8 “Ülkenin bölünmesine neden olur” derken, sadece yüzde 32,8 “Demokratik bir yönetim”, yüzde 30,1 “İşlerin hızlı yürümesini sağlar” diyor.

Yüzde 2 ise “Fikrim yok” demiş. Başka bir veride, yüzde 51,5 Türkiye’de uygulanacak başkanlık sisteminin otoriterliğe daha yakın olacağını düşünüyor. Bu kanaatler, iktidar karşıtlığının yaygınlaşmasına neden oldu.

İleri sürdüğünüz düşüş Davutoğlu dönemine rastlıyor, değişimin olumsuz bir etkisinin olduğu anlamına gelmiyor mu?

Davutoğlu’nun gelmesinden ziyade, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına geçmesi ile ilgili bir olay. Davutoğlu’nun müspet veya menfi bir etkisinin olmadığı kanaatindeyim. 

AKP’yi terk edenler, Türkiye’nin siyasi atmosferi ve başkanlıkla ilgili endişeleri nedeniyle terk ediyor. Kobani olaylarını hükümete yıkabilir miyiz? Merkez Bankası ile ilgili tartışmalarda Davutoğlu’nun bir katkısı var mıydı? Muhaliflerle siyasi mücadelede Davutoğlu’nun, Erdoğan’dan daha aktif bir rol oynadığını söyleyebilir miyiz?

BAŞBAKANIN KİMLİĞİ ÖNEMLİ DEĞİL

Davutoğlu’nun tutup tutmadığı tespit edilemiyor mu?

Araştırmalarda, Erdoğan’ın “fiili” olarak hâlâ hükümet ettiği yönünde algının olduğu ortaya çıkıyor. Halkın yüzde 80’ni, “hükümet icraatlarının yürütülmesinde” Erdoğan’ın etkili olduğu kanaatinde. Davutoğlu’nu etkili bulanlar yüzde 15 civarında.

Hakan Fidan’ın Erdoğan’a rağmen ayrılıp, Davutoğlu’nun yanında yer alması, bu algıyı sarsan ilk olay olmuştu. Fidan adaylığında ısrar etseydi, Erdoğan’a karşı parti içi darbe girişiminden bahsedebilirdik.

Davutoğlu, 7 aydır başbakanlık yapıyor, müspet veya menfi bir yansıması olmaması tuhaf değil mi?

Yaptığımız araştırmalara göre, başbakanın kimliğinin, Erdoğan lider konumunu sürdürdüğü sürece çok önemli değil.

ROPÖRTAJIN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYNIZ...

    :

    :

    :

    :

    ""Son 6 aydır AK Parti'nin oyları büyük hızla eriyor"" hakkında Tweetler

    DİĞER GÜNDEM HABERLERİ

    KARŞI VİDEO
    https://twitter.com/KarsiGazete