Hükümet kıdem tazminatının Fon'a dönüştürülmesi konusunda hazırlıklarını tamamladı. Ayrıntılar ortaya çıkmaya başlasa da yeni sistemin tam olarak nasıl kurgulandığı netleşmedi. Ancak, Fon gelmesi halinde kıdem tazminatını almanın zorlaşacağı ve kıdem oranının ise yarı yarıya azalacağı belirtiliyor.

İşçi sendikaları ise Kıdem Tazminatı Fonu'na öfkeli. Fon, işveren için her ay yeni bir ödeme kalemi olarak ortaya çıkacak. Bu da ek maliyet anlamına geliyor. İşveren temsilcileri kıdem tazminatında işletmelerin maliyetlerini artıracak düzenlemelerden kaçınılması gerektiği konusunda uyarıyor.

Bu noktada konuşulmayan asıl tehlike ise ‘belirli süreli iş sözleşmeleri'nin önündeki engellerin kaldırılarak, kıdem tazminatının tümüyle ortadan kaldırılmak istenmesi.

İSTİHDAM STRATEJİSİ OLDU

İşçi-işveren ilişkileri konusunda uzman ODTÜ İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Yıldırım Koç, hükümetin 2014-2023 yıllarını kapsayan Ulusal İstihdam Stratejisi (UİS) taslağında belirli süreli iş sözleşmelerinin yaygınlaştırılmasını planladığını söyledi.

Koç, “Kıdem tazminatının önündeki en büyük tehdit hükümetin, belirli süreli iş sözleşmelerinin yaygınlaştırma çabasıdır. Ulusal İstihdam Stratejisi'nde, ‘Belirli süreli iş sözleşmeleri için belirlenen süre içerisinde tekrarlanma imkanı sağlanacaktır' ifadeleri yer alıyor. Açıklaması da şöyle: İşgücü piyasalarına esneklik sağlayan bir sözleşme türü olan belirli süreli iş sözleşmelerinin kullanımının kolaylaştırılması amacıyla İş Kanunu'nda gerekli düzenleme yapılacaktır. Belirli süreli iş sözleşmesinde işe girerken o işyerinde ne kadar çalışılacağı bellidir. 6 aylık, bir yıllık, 2 yıllık bir sözleşme imzalanır. 2 yıllığına belirli süreli iş sözleşmesi ile işe alınan bir işçiye, dönem sonunda ne kıdem tazminatı ne de ihbar süresinin ücreti ödenir” dedi.

AMAÇ KIDEMİ SIFIRLAMAK

Yapılmak istenenin işçilerin giderek artan bölümünün belirli süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılmasının yolunu açmak olduğunu belirten Koç, “Kıdem tazminatı sıfırlanıyor esas tehlike burada. Yürürlükteki mevzuat, belirli süreli iş sözleşmesinin kullanılmasına ciddi kısıtlamalar getiriyor. 2003 yılında kabul edilen 4857 sayılı İş Kanunu'nda bu konuda da işveren lehine önemli bir gedik açıldı. Ancak, işin niteliğinin süreklilik gösterdiği durumlarda belirli süreli iş sözleşmesinin kullanılabilmesi çok zor. İşverenler, kıdem tazminatı fonunu tartışmak yerine kıdem tazminatı hakkını tümüyle ortadan kaldıracak biçimde belirli süreli iş sözleşmelerinin her yerde kolayca kullanılabilmesini istiyorlar” diye konuştu.

İŞVEREN SESSİZ KALIYOR

İşverenin işçileri belirli süreli sözleşmelerle çalıştırma hakkına kavuşması halinde, kıdem tazminatından da tümüyle kurtulacağını vurgulayan Koç, “TOBB, TİSK Kıdem Tazminat Fonu'na maliyetleri artıracağı gerekçesiyle sıcak bakmayacak. Yine de, kıdem tazminatını tümüyle ortadan kaldıracak bir sistemin öngörülüyor olması işverenin fona karşı sessizliğini açıklıyor” diye konuştu. Koç, işverenin fon sistemi ile birlikte her ay düzenli para yatırma zorunda kalacağını söyleyerek, bu durumun da özellikle KOBİ'ler için yük anlamına geldiğini bildirdi.
Kani Beko

TAZMİNAT VERMEYENE YAPTIRIM UYGULANSIN

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Kani Beko, Kıdem Tazminatı Fonu'na tepki gösterdi. Beko, “Taşeron sistemini neden getirdiler ise kıdem tazminatını da o yüzden kaldırmak istiyorlar. Kıdem tazminatı iş güvencemizin son kalesidir” dedi. Beko, kıdem tazminatında yapılması gereken değişiklikleri şöyle sıraladı: “İflas nedeni ile ödenmeyen kıdem tazminatını devlet ödeyerek, işverenden haciz yoluyla tahsil edebilir. Mevcut yasada yapılacak olan tek kelimelik değişiklikle bir işyerinde bir gün bile çalışan işçinin kıdem alması sağlanabilir. Kıdem tazminatı ödemeyen işyerlerine ağır yaptırımlar getirilmeli.”

ŞİRKETLERE KARŞILIK AYIRMA ŞARTI GELSİN

Yeminli Mali Müşavir Nedim Türkmen, halka açık olan şirketlerin kıdem tazminatı için karşılık ayırmak zorunda olduklarına dikkat çekti. Türkmen şunları söyledi: “Diğer şirketlerde böyle bir zorunluluk olmadığı için tazminat işçi ayrıldığında gündeme geliyor. Önceden öngörülemediği için nakit akışında problem yaşanabiliyor. Sosyal bir hukuk devletinde çalışanların hak kaybına uğramaması için şirketlere kıdem tazminatı karşılığı ayırma zorunluğu getirilirse ortaya çıkan sorunlar çözülebilir. Bu Fon devletin istediğinde kullanabileceği bir kaynak olarak görülmemeli. ‘Ben yaptım oldu'ya getirilmemeli.”

Kaynak: Mehtap Özcan Ertürk - sozcu.com.tr