close

CAN yakma!

5 Temmuz 2015 - 21:08
22 yıl olmuş. Sivas’ta yanan o kahrolası ateş, hala harlanarak yanıyor…
 
O günden bugüne değişen hiçbir şey olmadı. Göstermelik yargılama zaman aşımıyla sonlandırıldı. O gün, hakim karşısına çıkarılanları bugün kimse tanımıyor. Çünkü yaptıkları yanlarına kâr kaldı…
 
Bir de o katilleri savunan avukatlara bakın. Evet savunma hakkı kutsaldır ama göz göre göre 35 kişiyi yakan katilleri savunmak aynı zamanda ahlak da ister.
 
O avukatları aslında hemen hemen hergün televizyonlarda, gazetelerde görüyorsunuz. Nerdeyse tamamı bugün, ya milletvekili ya da bakan
 
Şimdi nasıl bir zihniyetle mücadele edilmesi gerektiğini anlıyor musunuz? Özgecan'ın katilini Tarsus’ta savunacak avukat çıkmamıştı. 35 kişiyi diri diri yakanlara onlarca avukat sahip çıktı
 
Bu bir zihniyet sorunu. Üsteli kökü yıllar öncesine gidecek kadar derin. Anadolu’yu aydınlatacak Köy EnstitüleriHalk Evleri neden kapatıldı? Şimdi daha iyi anlaşılıyordur…
 
Işıd denen bela, bugün Arap coğrafyasında kendinden olmayanları asıp kesiyor. Onlara tır dolusu gönderilen malzemeleri zaten hepiniz okumuşsunuzdur. Peki hiç merak etmiyor musunuzIşıd, nasıl oluyor da yıllardır ayakta ve her cephede girdiği savaşı kazanıyor. Yanıtı çok basit. Açıkça destekleniyorlar.    
 
Yazıyı, emperyalistlerin damarımıza kadar nasıl ulaştıklarını anlatan güzel bir örnekle bitireceğim. Okuyunca dinlediğimiz türkümüzü, yediğimiz yemeğimizi, ürettiğimiz ürünlerimizi nasıl bize düşman yaptıklarını anlayacaksınız…
 
O örneğe geçmeden, bugün eğitim sistemimizin nasıl çökertildiği ortada. Neredeyse bütün sınavlarda hile hurda var. 4+4+4 diye bir sistemle ülke kökünden dinamitlenmek isteniyor…
 
Dinci, gerici eğitim çocuklarımızı yok edecek. Prof. Dr. Kenan Demirkol’un aşağıdaki söylediklerini okuyunca tehlikenin aslında köklerinin nerelerde olduğunu daha iyi anlayacaksınız…
 
“Biz Devrimi hep Emperyalizme karşı istedik, yapmaya çalıştık…
 
"ZEYTİNYAĞLI YİYEMEM AMAN" türküsünün acı gerçeği;

Bursa yöresine ait bu türkü 2 Kasım 1954 tarihinde İhsan Kaplayan’ dan kaynak gösterilerek Muzaffer Sarısözen tarafından derlenmiştir.

Marshall Planı 2. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD’den ekonomik kalkınma yardımı almıştır. ABD geçmişten beri dünyanın en büyük mısır üretici ülkesidir. ABD birikmiş olan mısır dağlarını eritmenin bir yolu olarak mısırözü yağı ihracaatını keşfetmiştir. Marshal yardımının koşullarından biri Türkiye’nin ABD’den mısırözü yağı almasıdır.

(Yeni Sömürgecilik Açısından Gıda Emperyalizmi, Osman Nuri Koçtürk, Toplum Yayınları, 1966).
Buna koşut olarak Türkiye’de ilk margarin fabrikası kurulur. Yine aynı dönemde yüz binlerce zeytin ağacı sökülerek bir katliam yapılır. Kalan zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinyağının büyük bölümü ABD tarafından Dolar karşılığı alınır ve mısırözü yağı TL karşılığı satılır.

Türk insanı zeytinyağından soğutularak mısır özü yağına ve margarine alıştırılır. Bu amaçla zeytinyağı ısınırsa kanser yapar gibi yalanlar uydurmaktan da geri kalınmaz. Hâlbuki zeytinyağı halk ağzındaki deyişiyle dumanlaşma derecesi en yüksek (en zor yanan) sıvı yağlardan biridir.

Bununla da kalınmaz, kötülemek için tıpkı bugün yapılan halkla ilişkiler endüstrisi çalışmaları gibi “Zeytinyağlı yiyemem aman, basmadan fistan giyemem aman…” diye türkü sipariş edilir ve ülkenin en popüler türküsü yapılır.

Katı yağ/margarine mahkûm edilen halk, 20-30 yılda bir kaşık yağa bile muhtaç hâle getirilir. Ve basma giyen kadınlar, plastik giysilerle tanıştırılır…

    :

    :

    :

    :

    "CAN yakma!" hakkında Tweetler
    YAZARIN DİĞER YAZILARI
    https://twitter.com/KarsiGazete