Sultanın rüyası…

30 Mayıs 2016 - 16:22
-Lala?
-Emredin Hünkarım!
-Ya bi şey sorucam?
-Emredin!
-Şimdi biz bu İstanbul’u fethettik ya!
-Allah’ın izniyle Hünkarım! Size ve biz aciz kullarınıza nasip kısmet oldu.
-Öyle tabi de, kafama takıldı şimdi!
-Hayrolsun?
-Biz bu fetih işine ne kadar harcadık?
-Vallahi Hünkarım hazırlıklar için şu kadar altın, şu kadar akçe. Rumeli Hisarının inşası için şu kadar altın, şu kadar akçe. Gemileri karadan yürütmek için de şu kadar, şu kadar askere verdik, şu kadar casustu, iş birlikçiydi onlara verdik. Aşağı yukarı şu kadar altın olmuş, şu kadar da akçe diyebiliriz.
-Vay be, ne para harcamışız!
-Siz ki Peygamber Efendimizin müjdesine mazhar olmuşsunuz. Bu hesap kitaba sebep nedir?
- Dün gece çok kötü bir rüya gördüm Lala.
-Hayrolsun Sultanım.
-Vallahi pek hayır değildi.
-Kulunuza anlatmak dilerseniz?
-Aramızda ama!
-Ne zaman ifşa ettim sırrınızı Hünkarım?
-Haklısın. Gel otur şöyle!
-Emriniz başım üstüne!
-Şimdi bizim fethimizin üzerinden 500 küsur sene geçmiş. Benim: “ Ya ben İstanbul’u alırım, ya da İstanbul beni alır” dediğim o kutlu şehrin yerinde yeller esmekte.
-Nasıl ola ki?
-Valla ben de anlamadım. Adı yine İstanbul ama çok değişmiş. Galata kulesi, Topkapı Sarayı, olmasa tanıyamayacağım.
-Sebep nedir Sultanım?
-Biz fethettiğimizde “7 tepeli “ olan şehri tanı tanıyabilirsen. Koca koca binalar dikmişler ki bizim toplarımız bile yıkamaz. Bir kalabalık ki, görme gitsin! Bizim öküz arabalarının yerinde, kıçından dumanlar çıkaran şeyler dolaşmakta.  Bir gürültü, bir gürültü ki, bizim toplarımız yanında halt emiş.
-Hayrolsun Sultanım.
-Sonra bakayım dedim, bizim surlar ne alemde? Kala kala üç beş tane sur kalmış. Yedikule’yi, zar zor tanıdım. Topkapı, Edirnekapı ne yana düşer vallahi bilemedim.
-Allah Allah!
-Sonra bir baktım bir kalabalık ki, bir meydana akmakta. Kıçından duman çıkaran o şeylere binmişler, denizden de kadırgalara benzer şeylerle gelmekteler.  Baktım, kağıttan mı ne bizim surların taklidini yapmışlar. Gemiler yapmışlar, lakin içinde kürekçilerden başka bir insan oturmakta, o da elinde bir tekerleği çevirmekte. Sonra bir gürültü patırtı koptu, bizim Yeniçerilerin tırnağı olmayacak ufak tefek adamlar surlara saldırdılar. Işıklar çıktı, yüksek sesler, gözlerim kamaştı. Bağırdılar, konuştular, benden de söz ettiler, amma velakin ne dediler vallahi anlamadım. Lala?
-Emredin Sultanım!
-Bir de rüyamda dediler ki, ceddim Süleyman Şah’ın kabrini de karadan yürütmüşler.
-Buna kim cüret eder ki Sultanım?
-Vallahi de duydum, billahi de duydum. Ne dersin sen bu işe?
-Vesvese yapıyorsunuz derim Sultanım.  Ne şimdi, ne de gelecekte kimse sizin kutlu fethinizi böyle rezil rüsva edemez. Kimse de rüyanızdaki gibi Şehr-i İstanbul’u mahvedemez. Surlarınızdan taş alanın başı vurulur evvel Allah.
-Öyle mi dersin? Peki geldi mi Bellini küffarı?
-Huzura kabulü bekliyor Hünkarım.
-Gelsin! Dur, dur! Lala, fetih için ne kadar harcadık biz?
-De ki Sultanım, rüyanız gerçek oldu ve 500 küsur sene sonra mahvettikleri İstanbul’da böyle bir kutlama yaptılar. Biz asla onların harcayacakları kadar harcamadık emin olun, israf etmedik en azından çok şükür.
-Sağ olasın be Lala! Çağır bakalım Bellini küffarını! Resmi çizerken bir de gül alayım elime diyorum, ne dersin?

    :

    :

    :

    :

    "Sultanın rüyası…" hakkında Tweetler
    YAZARIN DİĞER YAZILARI
    https://twitter.com/KarsiGazete