İlahiyatçıydı…

Ama 7 yaşındaki kızların evlendirilmesini savunmadı…

Din adamıydı…

Ama insanları yobazlığa değil bilime teşvik etti…

Namazında niyazındaydı…

Ama göstermelik Cuma namazı kılmazdı…

Dini sohbetlere katılırdı…

Ama insanları kandıran dincilerden değildi…

Hali vakti yerindeydi…

Ama sıfırlanamayacak kadar çok parası hiç olmadı…

Kul hakkını bilirdi…

Ama kula kulluk etmeyin diye tembihlerdi…

Oruç tutardı…

Ama tutmayanları, tutamayanları ötekileştirmezdi…

Arapça bilirdi…

Ama benliğini yitiren Arap sevicilerden değildi…

Devlet adamıydı…

Ama devletin kasasını ailesinin emrinde gören biri olmadı…

Alimdi…

Ama kara cahil olanından değildi…  

Profesördü…

Ama sahte diploma ile devleti-milleti kandırmadı…

Birlikte olduğu kadınlarla gündeme geldi…

Ama hiçbir zaman kadını aşağılayarak kadına yarım gözle bakmadı...

Ağzından Allah kelimesini eksik etmezdi…

Ama Allah ile aldatanlardan olmadı…

Sahte dinci değildi…

Siyasete girdi…

Allahın adını kullanarak insanları kandıran sahtekarları iyi tanıdı…

Televizyon televizyon gezdi…

Davet edildiği her panele koşarak gitti…

Kitaplar yazdı…

Hırsız siyasetçinin dini nasıl kullandığını anlattı…

Kullananların kim olduğunu açıkladı…

Ama kullanılanların umurunda olmadı…

Yaşar Nuri Öztürk 71 yaşında vefat etti…

Ömrü cehaletle mücadele etmekle geçti…

Cumhuriyet Türkiye’sinin yetiştirdiği aydın din adamıydı…

Sahte dincilerin, mollaların peynir ekmek gibi rağbet gördüğü bir dönemde…

Eğilmedi bükülmedi…

Onuruyla dimdik yaşadı…

Mekanı cennet olsun… 

 
BUGÜN GÜNLERDEN…
 
BUGÜN GÜNLERDEN DÜNYA, “ÖZÜ DOĞRU OLANIN SÖZÜ DE DOĞRU OLUR” DİYENLERİN GÜNÜ OLSUN…