PKK’nın elinde çok sayıda polis, asker ve MİT mensubu rehin vaziyette. Bunun dile getirilmesi pek istenmiyor olacak ki rehinelerin bir kısmının iki hafta önce yayınlanan yılbaşı mesajı ve iyi dileklerini içeren görüntülülerine havuz ve merkez medya pek ilgi göstermedi. Diğer yandan görüntüler örgüt propagandası içerdiği için olacak ki alternatif medya da konuya ilgisiz kaldı.

İktidarın pek umurunda olmadığı anlaşılan rehinelerin iyi olduğunu gören yakınlarının yüreklerine muhakkak bir nebze su serpilmiştir. Empati yapmak zor ama, PKK’nın kaçırdığı ve aylardır haber alamadığınız eşinizin bembeyaz bir yüzle de olsa bir video kaydında “ben iyiyim” diyerek size selam ilettiğini, yeni yılınızı kutladığını düşünün. Hayatta olduğunu öğrenmek bile bilinmezliğin yükünü taşıyan yakınlarına büyük moral olmuştur.



Rehineler kimdir, ne haldedir, aileleri nasıldır, kurtarılmaları adına neden en ufak bir girişimde bulunulmamıştır? Bu soruların cevapları yetersiz. Çünkü yayınlamak yasak. En yakınından örnek verirsek, sadece yılbaşı mesajlarını içeren haber ve görüntüler için 34 farklı kaynak hakkında Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliği erişim engeli kararı verdi.

Bu kararın hukukiliği tartışılır. Hele de işin içinde ‘Sulh Ceza Hakimliği’ olduğunda olayı siyasi olarak değerlendirmemek safa yatmak olur.

Cevabını veremedikleri veya doğru cevaba ulaşılmasını istemedikleri her konuda en hızlısından "yayın yasağı" kararı alınıyor. Bomba mı patladı? Yasak hemşerim. Silah mı göndermişler IŞİD'e? O da yasak. Fail-i meçhul cinayet mi var? Yasak dedik birader...

Sonra sosyal medya gibi alternatif kaynakların adı 'kötü' oluyor, 'dış mihrak' oluyor...

AKP Hükümeti’nin bu tarz halının altına süpürme faaliylerlerine fazlaca alışık bünyelerimiz elbette bunu yadırgayacak değil. Ancak bu kanıksama halimiz veya örgütün propaganda gayreti bu anomaliyi dile getirmeyeceğiz anlamına da gelmeyecek.
 
Rehinelerin aileleri yalnız bırakılmış durumda. Özellikle ailelerden bölgeyi bilenler bireysel çabalarıyla evlatlarına ulaşmaya çalıştılar ancak hiç bir sonuç alınamadı.
 
İki hafta önceki haberlerde polis ve askerlerin yanında iki Milli İstihbarat Teşkilatı personelinin de rehin olduğunu örgüt gözümüze sokuyor. Kimliklerinin gizli kalması gerekli olan MİT ajanlarının isimleri açık edilerek de Oslo’dan beri temasta oldukları Hakan Fidan’a selam çakıyor olmalılar. Herhalde mesajı alması gerekenler fazlasıyla almıştır...
 
Bir ara şehit haberleri yasaktı. Havuz medyası şehit haberlerini giremiyor veya girip de bildiğiniz saklıyorlardı. Şimdilerde şehit haberleri yurttaşa kanıksatıldığı için bol bol giriliyor, sakıncalı da görülmüyor. Seçim gibi bir kaygı da en azından yakın zamanda olmayacak. Ancak terör örgütü tarafından rehin tutulan bu kolluk personeli için ciddi bir karartma gayreti var. Medya bu sefer bu rehineler için üç maymunu oynuyor. Bunun nedeni terörle güçlü bir mücadele profili çizmeye çalışan iktidarın muhtemelen Türkiye sınırları içinde rehin tutulan onlarca personelini kurtaramıyor/kurtarmıyor olması.

Şehit cenazelerinde İstiklal Marşı’nı yarım yamalak okuyarak hamasetin Oscar’ına talipmişcesine bir performans sergileyenler, söz konusu bu rehineler olduğunda ölü taklidi yapmaya devam mı edecek?

Daha kötüsü, bu rehinelerin ileride nasıl bir pazarlığın unsuru yapılacaklarına dair de hiçbir fikrimiz yok…

Peki, şimdi maaşlı veya fahri Aktroller; -hani en azından konjonktür gereği- “AKP hükümeti terör örgütüyle pazarlık yapmaz” der mi, der! Buna verebilecek bir cevabımız olabilir mi, olamaz!

Gülüp geçeriz, ağlanacak halimize…